ANASAYFA  |  ÖNERİ VE ŞİKAYET  |  İLETİŞİM

BİYOGRAFİ HABERLER MAKALELER GİYOTİN HAVUZU İLETİŞİM
TARSUS BİR ATEŞTİR | HÜSEYİN SUNGUR | Resmi Web Sitesi
  KADROMUZ
 
TARSUS BİR ATEŞTİR

UZAKTAN BAKARSAN EĞER / 19

19. bölüm

 

Hiç  de kendi kıratında/sevyesinde olmayan insanlarla düşüp,kalkmaya başlamıştı.ANNEM, biz çocuklar,hatta kimi komşularımız bile , evimize yakın yerde bulunan bir “kulübe” gidip , oturmasına bile içerliyorduk.Hiç olmzasa TOROS kahvesine gidebilir, orada vakit öldürebilirdi.AMA olmadı,yapmadı.GELİŞEN olaylar, annemi haklı çıkaracaktı ama babama söz dinletmek, yaşam kalitesini değiştirtme gayretleri, boşunaydı…

Belkide yapamayacaktı,bilemeyiz.

Birgün “ o kulübün” yakınlarından birisi, bizim OPEL’i babamdan ister.ANNEMİN en sevmediği durum; arabanın birisine verilmesi.Araba akşam eve gelmez.Klübe telefon edilir, şahıs sorulur, cevap alınmaz.Tabiî akşamımızın nasıl geçtiğini anlatmak gereksiz. Ev içindeki elektriğin,gerginliğin tavanlarda dolaştığı bir akşam!

SABAH erkenden , “şahıs”, babası ile birlikte kapımızdadır. Kısaca, Mersin’e gidilmiş, dönüşte,bugünkü liman C kapısı yakınında, bilinmeyen bir nedenden dolayı ,aracın elektrik aksamında yangın çıkmış, araba iskelet halinde.

Hemen Mersin’e gidilir, hurda Tarsus’a getirilir.

Akabinde, “ şahıstan” tarihsiz , 25 000 liralık bir senet alınır.O senet, elbette ödenmeyecekti ve ödenmedi de.O şahıslar, daha sonra , her nasılsa babamın yüzüne baktılar, babam da o “”klübe “” gitti bir süre.

Nasıl anlamalı bu davranış toplamını?

SIRTLANLAR tek değildir insanın çevresinde.Uzuncadır çiftimizin, çubuğumuzun çiftçibaşılığı / çiftlik kâhyalığı / vazifesini gören bir Yakup C. vardı.Oğulları da çiftimizde, motorcu olarak çalışıp, ekmek yemekteydiler.O zamanlar para değerli, yaşam basit ve ucuz idi.Çiftliğimizde, kimileyin , büyük kazanlarla yemek pişirilir, sessiz sadâsız ,ellerinde sefer tasları,büyükçe çingilleri ile gelen köylüye dağıtılırdı.İşte öyle güzel ve asûde günler yaşanırken, babam, anamın” Sat şu kaburgası kalmış opeli, bir an önce bir araba al, işimizin takibi gerekir” uyarılarına, bu defa da uymayacaktı.

Bu “uymamayı” fırsat bilen çifçibaşı Yakup C., babamın kendisine elleriyle teslim ettiği ,pamuk zararlılarına atılacak ilacın, az bir miktarını kullanıp, kalan büyük bölümünü , öteye beriye satar.

Koskoca 200,250 ton verimli tarladan, geriye  ,kala kala  17 ton KÜTLÜ ( çekirdekli pamuk ) mahsulû kalır.

1968 yazıdır.

Babamın , opeli tamir ettirme inadı iki yıl falan sürdü.Bu süre boyunca, evimizde huzur, sükûnet,erinç,tebessüm yoktur artık.

İnsanın , varlık içinde yokluğa düşmesi , çekilir dert değildir.İnsanın ailesinde olmaz, bunu küçük yaşta da anlar, kaldırır insan, onunla dost olur,birlikte yaşamasını öğrenir.

AMA göre göre , varlıktan yokluk çukuruna düşmek!Bunu,yakınlarımız dışında pek kimse bilmez.ANNEM sayesinde, sırası geldiğinde bu büyük savaşı aktaracağız buraya.

Bütün bunlara, ÇATALCA köyünde bulunan AİLE/DEDE yadigârı çifliğimizdeki , enişte kumpasını da eklersek, “dadından yenmez” irtifasına yükselmiş oluruz!

Çiftçibaşı Yakup C.’nin ihaneti, 1967’de babamın iflâsını getirdi.Ancak ilk aylarda biz bunu pek hissetmedik.Veyahut çocuk aklımızla, hissetmeyi, anlamayı kavrayamamış da olabiliriz.Kolejde orta ikide idim, 1968-69…

 

Özel Ek :

O yıl , TARSUS İdman Yurdumuz , geri zekalı, hönk  bir futbol federasyonu başkanı ( Orhan Şeref Apak)  yüzünden , 3. ligde şampiyonluk dönemecinde , KIRIKKALE sporla,onca uyarıya rağmen, Kırıkkale'de oynamak zorunda kalmış, Kayseri-Sıvas maçındaki "ölümlü" rezaletten sonraki, Türk futbol tarihinin ikinci kara lekesi olarak tarihe geçmiştir.

Kırıkkale'ye giden taraftar otobüslerimiz, sıkılan mermilerden delik deşik bir halde memlekete dönmüşler, TARSUSLU, taraftarlar memlekete dönünceye kadar uyumamıştı.Esas ve büyük zararı, zamanın toplum polisi dediğimiz emniyet teşkilatı mensupları görmüş, KIRIKKALELİ, polislere saldırmış, kan revan içinde bırakmıştı."O  resimler" , şimdiki HURMALAR'da  , zamanında tarihi anıt değerli binanın altında bulunan  , TARSUS matbaasının duvarında  asılı çerçevede, günlerce teşhir edilmişti.

O "tarihi" binayı , öküzün biri yıktı tabii ki...Bize yakışan da budur,elbette.

 

XXX-

Başlıktaki resim , şimdiki hükümet binasının , tahminen 1930lu yıllardaki hali.Çevre düzeninin inceliğine dikkat ediniz lütfen.

Bir başka ""Öküz"" de , böyle bir anıt eseri, hatırayı .............



Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

    Bu Habere Henüz Yorum Yapılmamış..!



 
 HABERLER
 
EKSİK OLMAYIN YAŞIYORUM
13. BÖLÜM

Tarih : 20.04.2024
Devamı...
 
 
TUTUNAMAMAK
12. BÖLÜM

Tarih : 17.04.2024
Devamı...
 
 
 
 MAKALELER
 
BİR EMİNE ROMANI
İÇ DÜNYA ÖYKÜSÜ

Tarih : 10.01.2024
Devamı...
 
 
sonbahara merhaba
candan ve gönülden

Tarih : 14.10.2023
Devamı...
 
 
 
 GİYOTİN HAVUZU
 

2. BUYRUN
DEMEKKİ NEYMİŞ

Tarih : 27.02.2024 |
Devamı...

 

TUTUNAMAMAK
7. BÖLÜM

Tarih : 27.02.2024 |
Devamı...

 

TUTUNAMAMAK
6. BÖLÜM

Tarih : 26.02.2024 |
Devamı...

 

TUTUNAMAMAK
5. BÖLÜM

Tarih : 25.02.2024 |
Devamı...

 


 
 

 
 
ANASAYFA BİYOGRAFİ SIK KULLANILANLARA EKLE GİZLİLİK İLKELERİ İLETİŞİM


Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.

HÜSEYİN SUNGUR | Resmi Web Sitesi | huseyinsungur.com © Copyright 2015-2024 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA