2. Bölüm

Napolyon ve Hitler’e , kurmayları,” etme eyleme ağam, RUSLAR’ın beyaz ordusu, adamın camına koyar” dediyse de, her iki manyak da, inatlarından bir nebze olsun geri adım atmamışlardı.
İlle de RUSYA'yı fethedeceklerdi.

SONUÇ: Napolyon ordusunda, 80 000 donmuş ceset.
Bu olaydan,yaklaşık 105 yıl sonra da ,bu kez, bizim içimizden bir “kifayetsiz” çıkar ve ALLAHU EKBER dağlarına, tahminen 40 000 yurt evlâdı,ana kuzusunun ,donmuş cesedini “hediye” diye bırakır; Enver Paşa.

HİTLER ise , kısmen daha akıllı davranıp, sanayicilerine ,(( bugün bütün dünyanın hararetle kullandığı ,)) susuz motor yapın talimatıyla , RUSYA’nın muhtemel işgalî için, VOSVAGEN’i ürettirir.

MOTORları susuzdur , donmamıştır “” emme”, bu defa da KIŞ , yine kışlığını yapmış ve RUSUN beyaz ordusu , tüm alman araçlarının mazotunun donmasını sağlayarak,devasa lojistik dayanağının çökmesini sağlamıştı.

DAHA da beteri, RUSLAR, dahiyane bir sadelikle , ALMAN ordularını , RUSYA içlerine, oyalama muharebeleri ile çekerek, adım adım, güç ve takattan düşmelerini sağlarlar.

((AYNI mantığı bugün SURİYE içlerine doğru giden/ götürülen , aklında gôya EMEVİ camisinde Cuma namazı ham hayalleri ile öteye,beriye liderlik mostralığı yapan,yapmak isteyen, yapılmasına ses çıkarmayanların , akıllarına - fikirlerine- dübürlerine armağan ediyorum. VAKİT çok da geçmeden, belki kararlarında ciddi bir düzeltme yaparlar diyorum!! )

TARİH kitaplarında, ALMANYA’ya dönüş yolunda, yarı donmuş , ölümü diri mi belli olmayan, EMİR KULU ,çıldırma eşiğinde gezinen , çaresiz alman askerlerinin resimlerini görmüşsünüzdür.

HANİ içimizden bazıları da, 15/16 Temmuz ,SABAHA KARŞI, ne olduğundan haberi olmayan , tüfeklerinin namluları asfalta dönük , EMİR KULU, kınalı kuzuları ,akılları sıra DEMOKRASİYE sahip çıkma “” soytarılığı” şemsiyesi altında, tekmeleyip, kemerle döğüp, boğazlarını kesmeye durmuştu ya!!!
SONRA da utanmadan gidip, GAZİ yazıldınızdı !
Kahramanlarım benim...
Unuttunuz mu cıvanım!!!

SİZ anca sütçü beygirlerinize binin , elinizde sözde bayraklarınızla , at üstünde elle tatmin yerine , ağzınızla "boş-koftiden"" kabadayılık naraları atın ve yine sahte ORGAZMLAR yaşayın bîzahmet...

ONDAN sonra da, bitli yorganlarınızı başınıza çekerek, ikinci bir emre kadar , mahalle kavhesinde, veresiye çay ,kahve için , osmanlı çürüğü , düdük DEMOKRASİ kabadayılari...

Bugünlere , ağız ve akıl ishali OLA OLA geldik…

ALLAHÛ EKBER dağlarında , 40 000 kınalı kuzunun, karlara sarılarak ecele teslim olmalarının hesabını , bu ülke sormadı !
ZATEN hesap sorma ya da hesap verme gibi bir tiniyeti yoktur bu ülkenin...
Böyle bir ahlâkı da olmamıştır.
Olmayacaktır ...

Nasıl ki, ülkeyi SURİYE batağına , göz göre sokanlara da, YARIN, muhtemelen hesap sorulmayacağı gibi.
ARTIK bu batağın içine, büyük siyasi manevra ûstadı(!) , cumhurbaşımız sayesinde, girmiş bulunuyoruz.
Katı ve kat’i gerçek bu…
SURİYE, nasıl bir bataklıktır?
Nasıl bir BATAKLIK olması hesap edilmiştir?
Bu hesabı , TÜRKİYE Cumhuriyeti devletinin, herhangi bir organı, yapmışmıydı !

ANALİTİK düşünerek , akıl yürütmelerle, SURİYE üzerinde , öngörüler / AKIL FIRTINASI yapılmışmıydı acep!
Tövbeler olsun.

ARTIK çölde inci-mercan arama zamanımız geçmiştir.
AKŞAMDAN sabaha ,SÖZDE TERÖR GURUPLARININ , isim—ûnvan-- durum --konum değiştirdiği , BUKALEMUN gibi bir bölgedeyiz.
AKŞAM “” işid”” olarak yatan.
Sabah pyd olarak kalkabiliyor…

DEVLET olarak, iktidar unsurları, insan kaynağı ve kalitesi anlamında, böyle bir KRİZİ ,derinlemesine ANLAYIP, ANALİTİK olarak sevk-idare edebilecek çapta değillerdir.
Halen de öyledir.

AMA iktidara yakın , ""sığırlıgiller ailesinin"" okuyup, üflemesine bakacak olursanız, çoktaaan EMEVİ camisinde, CUMA namazındaydı birileri…

Yemezler evlâdım, yedirmezler aziz ve sevgili SIĞIRIM benim…
Ve en fenası da:

KİME KARŞI SAVAŞIYORUZ orda!!!

İŞİDE Mİ?
TÜRKMENLERE Mİ?
ÖSO ya karşı mı?

Ama artık , ya devlet başa ya kuzgun leşe…

Orda olmak zorundayıza geldik, GETİRİLDİK…

Not : 12 Eylül 1980'den önce , TRT radyolarında, haftada bir gün yayınlanan i kısa süreli bir aile programı vardı.
Orta halli bir ailenin , yaşam sürgitinin , beklenen ve beklenmeyen maddi,manevi olaylar karşısındaki hoş durumlarını anlatan bu değerli dizinin adı , UĞURLUGİLLER ailesiydi...

SIĞIRLIGİLLER isim tespitini de, maalesef, dizinin adını hatırlayarak , tersten( olumsuz ) bir kinaye yaparak oluşturdum.
TARİH beni affetsin diyebiliyorum...

Türk tiyatro kültürüne ,olağanüstü hizmetleri dokunmuş olan KENTER AİLESİ / tiyatrosu ve yakınlarını, saygıyla , hasretle anıyorum.

YILDIZ KENTER
ŞÜKRAN GÜNGÖR
MÜŞFİK KENTER
TEVFİK GELENBE ( Bacı Kalfa rolüyle , senelerce gerçekten kadın zannettiğimiz büyük oyuncu )

Vee adını hatırlayamadığımız tüm KENTER TİYATROSU aile birey ve çalışanlarına.

Başlık resmi : Ünlü STALİNGRAD savunma muharebelerinden sonra, kısmen diri ve güçlü kalan RUS ordusunun, tek tek yakalayıp, infaz ettiği , bir MANYAK uğruna evinden-çorundan-çocuğundan ve üstelik canından olan , günahsız bir ALMAN ASKERİNİN, kurşuna dizilmeden önceki hali!

Ne yazık değil mi!