SUNGUR BEY Tarihi

Uzay zaman ve TÜRKİYE

1

“”R.Tayyip Erdoğan Mantığı’ndan Kurtulmak İçin, Putperestliğin Son Versiyonu Olan Mitperestliği (Dindarlığı) Aşmak Gerek…””

Prf. Dr. A.E.G…

Acaba ,hâli hazır yaşam üslûbumuz,tutum ve davranışlarımız, bu KUTLU insanlık davasını ,kotarabilir mi!

Onun üzerine ,yaptığımız kaynak taramalarını ,kişisel yorumumuz eşliğinde, paylaşıyoruz efendim.

(( Allah kabûl etsin. ))

Recep Tayyip Erdoğan’ın, insiyâklarıyla  /İÇGÜDÜ/ hareket ederek ortaya koyduğu bir mantık var; ki artık bunu, sistematize ederek / YÖNTEMLİ hale getirerek // ifâdelendirmemiz ve aşmamız gerekiyor…

Aslında kadîm / tarihi – kalıcı – antik / “tanrı-kral”larca icat edilip, peygamberler tarafından kurgulanmış  ve de feodaller tarafından kullanılmış olan -“Allahbaba” kişiliğinden mülhem / İLHAM ALAN / - bu mantık, aynı zamanda tüm kapitalistlerin de mantığıdır. Onun içindir ki kapitalistler hep, dînî liderliği de uhdesinde bulunduran diktatörlerin mahkûmu olmuşlardır…

Sözkonusu mantığın esası, özetle şöyledir:

İnsanları doyuran, giydiren ve barındıran öyle bir kişilik vardır (ve olmalıdır) ki, hiç yanlış yapmaz; ve dolayısile de, bütün insanlar ona daima “medyûn-u şükran”dırlar.

YANİ her ne derse desin , o hep en büyüktür –hatasızdır-doğrudur, O’NA daima kulperest(*) olunmalı;çalıyor olsa  dahi ,çaldıklarını DİN uğruna harcamaktadır falan , filan.

(*) Kulperest kadar KILPEREST ninelerimizi de gördüğümüzü, UNUTMAYALIM…

Birkaç gün önce!

Gazetelerden gözüme çarptığı kadarıyla , ARTUKLU Üni. REKTÖRÜ ile akepe MARDİN İl başkanı,aralarında “”rte” yi en çok ben seviyorum ya da en çok ben “onun” için çalışıyorum başlıklı bir “çiş” yarışına girdikleri İLERİ sürülmüş.

Ülkemdeki siyasetçi ortalamasının , akıl fikir anlama anlatma ,kısaca entelektüel kalite ortalamasına baktığımda, bir “akepe” İL başkanının,böyle bir maskaralığa soyunmasına hayret etmem.

ANCAK ve ancak, bir ara özgün çalışmalarıyla dikkatimi çeken ARTUKLU Üniversitesi’Nil ,koccaaa ( olması gereken ) REKTÖRÜNÜN böyle bir maskaralıkta ROL almasını ,tek kelime ile ANLAYAMIYORUM.

Ne oluyor İNSANLARIMIZA…

ANLAMAK zorundayız…

Gerçekten de, dindar (birey olmayan) İNSANLAŞAMAMIŞ insanların zihnine kazınmış böyle bir “Allahbaba” mitosu ve/veya bir “hâmi kişi” portresi vardır; ki “patronaj” müessesesi de bunu gerekli  kılmaktadır. Dolayısile de, “din” ideolojisiyle beyni yıkanmış herkes, hatta uzman bilimciler dahî, patronunun menfaatine halel getirmeyecek şekilde düşünülüp konuşulması gerektiğini bilmekte; ve de zımnî bir anlaşmayla öyle davranmaktadır.

( zımnî: KAPALI BİR ŞEKİLDE sezdirilen,dolaylı bir şekilde ifade edilen dilek ,anlayış…)

 A// Bunun içindir ki, şâyet dindarın (mitperest’in) biri –bir şekilde- bütün patronları hizaya (disipline veya itaate) sokabildiği taktirde, tüm insanların düşüncelerini de disipline edebilmektedir.

 B// Daha açıkçası, insanlar arasında, onların tek tek özgürce düşünüyormuş gibi bir hisle fikir(!) üretebilecekleri (veya yumurtlayabilecekleri) bir ortak mantık tesis edebilmektedir.

 C// Çünki o insanların fikriyâtı, son tahlilde, yanılmaz bir “Allah” miti kabûlüne (dogmasına- eleştirilemez ) dayanmaktadır; dolayısile hepsi de O Allah’a göre –parasal varlıkları ölçüsünde- sıralanmaya veya hizâlanmaya çalışmaktadırlar. 

D// İşte Erdoğan, o Allah mitine tapındığını gösterip çoğunluğun oy’unu almak sûretiyle “seçkin kul”luğunu ispatlamış biri olarak, Devlet’in tepesindedir.

 Ondan sonra da, kurulu Devlet mekanizmasını kullanarak, tüm kapitalistleri ( GÖRECELİ olarak )) hizaya getirmiştir.

 Bu durumda, hem Kapitalizm’i  kabullenip, hem de Allah mitine inananların, Erdoğan’ı eleştirmesi kadar mantıksız bir tavır olamaz; ki Recep Tayyip de gâyet haklı olarak bu mantıksızlığa “cin-ifrit” olmaktadır. 

Zira böyle bir eleştirel tavır, o mantık muvâcehesinde/ÇERÇEVESİNDE / anlamsızdır; dolayısile de sâdece, kendisini, global ve/veya emperyal güçlere (dış güçlere veya “üst-akıl”a) şikâyet etmek anlamına gelmektedir… Bu yüzden, parazit entellerimiz, Erdoğan’ı Batı’ya veya ABD’ye şikâyet ettikçe, O da kontrollü bir müzmin (kronik) iç savaş çıkarıp, halkı –bezdirmek sûretiyle- râzı ederek, ABD emellerini tahakkuk ettirme yoluna girmektedir; pozisyonunu ve –ülkedeki- mitperestlik mantığını koruyabilmek için…

******Onun bütün derdi,- Ülke borca da batsa, parça parça bölünse de- kendisinin, Allah’ın seçkin kulu olarak yanlış yapmamış olması, veya öyle algılanmasıdır.*******

 Bu hususta, realiteyle/gerçekle ,olmakta olanla ,  sözleri arasındaki çelişkiler yüzüne vurulsa dahî, göz göre göre –ve bütün samimiyetiyle (mitomanlığıyla)- yalan söylemek, hatta “karayı ak göstermek” üzere, hâkimiyetine aldığı “devlet istihbârat örgütleri” vâsıtasıyla provokasyonlar düzenlemek, onun için gâyet normal tedbirlerdendir.

 Zira kendini, sâdece Allah’ın doğruluğunu (yanlış yapmayacağını) ispatlamaya çalışmakla mükellef bir elçi (veya halife) gibi görmekte, ve de –her şeye kâdir- Allah doğrulandı mı, bütün zararlar telâfî edilebilir diye düşünmektedir.

Buradan devam edceğiz.Bir yere ayrılmayın…