2. ve özel “”Bölüm””

(( Kimi tarihi sırları … ANLARSINIZ ya…))

Dostlarım bilir, İNÖNÜ’den pek hazzetmem.
ANCAK her tarihi dönemin, kendi özgün koşulları ile değerlendirilmesi gerektiğinin de , sürekli ALTINI çizerim.
Sevdiğim bir İNÖNÜ sözü vardır,kendini sertçe eleştirenlere karşı :
“Evet, ekmeği karne ile dağıttırdık ama ANALARIMIZI da ağlatmadık” demiştir , 2. DÜNYA savaşı koşullarında.
HANİ bundan birkaç sene önce, şu anda YAPIM aşamasında olan 3. BOĞAZ köprüsünün adının YAVUZ SULTAN SELİM olması düşünüldüğünde , ALEVİ kardeşlerimiz ayağa kalkıp, sert muhalefet göstermişlerdi.
Ben de uzunca bir süre , facedeki sert tartışmalara katılmayıp, uygun bir zamanda , kardeşlerime iki tane soru sormuştum.
Henüz cevap alamadığımı,almadığımı belirtiyorum.
SORULAR şöyleydi…Evet, yavuz sultan selim adına muhalefet ediyorsunuz , güzel de , 1/ Acaba içimizde hiç CİHAN devleti yöneten oldu mu ? 2/ MADEM karşısınız, İSTANBUL’da , adı YAVUZ SELİM olan SEMT, hiç dikkatinizi çekmedi mi diye sorgulanıp, irkiltmiştim kardeşlerimi.
Her tarihi dönemin kendi özgün koşulları içinde değerlendirilmesi gereğini tekrar edip, doğru tavrın YAVUZ gibi İNÖNÜ gibi düşünmeye gayrte etmekten geçtiğini vurguluyoruz.
BU itibarla , oturduğumuz yerde İNÖNÜ’ye , ATATÜRK ve benzerlerine , ağızlar dolusu MUHALEFET etmek , balgamlı hakaretler savurmak, “” eleştiri” adına da olsa, İNSANİYETSİZLİĞİN daniskasıdır ve mutlaka akli bir izahı,açıklaması olmak zorundadır. 
EN başta korkaklıktır, acziyettir, alçaklıktır.
İÇİNDEN geçmekte olduğumuz “ tarihi” dönemecin temeli, 2002 Kasım ayındaki seçimler sonucunda atılmış değildir.
YANİ “bu karmaşa” AKEPE ile başlamamıştır.
AKEPE, bu “kasıtlı karmaşayı”” fiilen “başarabilecek” düzeyde bulunduğu için, ÇEKİRDEK kadrosu ,uzun süren bir KIŞ uykusuna yatırılmış, sonuçta, (*) muhtemelen kendilerinin de beklemediği bir HÜKÜMDARLIKLA taçlandırılmıştır.
Kısaca, bu HÜKÜMDARLIK , 12 Mart 1971 ‘deki ASKERİ muhtıra ile başlatılmıştır.
BUNUN adı , ülkenin ağır ağır İSLAMİLEŞTİRİLMESİ ve “” aklı sıra” OSMANLILAŞTIRILMASININ önünün açılması olarak tesçil edilebilir.
SÜRECİN “”ADININ” tesçil edilebilirliğini bildirmemiz , bizim , bu sürece “olumlu” baktığımız anlamına gelmez…
SADECE , tarihe kararımızca çentik atarak, dikkat çekmekteyiz, o kadar.
(*)Burada mutlaka durup, rahmetli ERBAKAN’dan söz etmem gerekecek. 
2005 yılının MART ayındaki( **) o “özel” görüşmeye kadar, benim fikri çizgimdeki bir çok insan gibi ben de ERBAKAN hakkında, pek de hayırlı düşünmezdim.
Bu görüşmenin arka plânını ise şöyle aktarmamız olanaklıdır:
HULKÎ CEVİZOĞLU’nun meşhur , “ ceviz kabuğu “programına konuk olan , emekli hava kuvvetleri komutanı , ORGENERAL MUHSİN BATUR, ERBAKAN’la ilgili olarak , o yıllarda HOCANIN gönüllü İsviçre sürgününden dönmesi için , bir öbek “ arkadaşlarını”, içi hayli MİLYON dolar dolu bir çantayla , isviçreye gönderdiklerini…
95 seçimleri (( öncesinde )) DYP (afyon) adayı olan “YAMAN TÖRÜNER” in EVİNE DE bir akşam , içi HAYLİ dolar dolu bir çantayı getirdiklerini , belleğim beni yanıltmıyorsa, eski eşinin ağabeyi, bir mektupla MELİH AŞIĞ’a bildirmiş , Melih Bey de, gazetedeki köşesinde yayınlamıştı !
BANU AVAR, her nasılsa , İstanbul BELEDİYE başkanıyken , Recep Tayyip Erdoğan’ı , yolu İstanbul’a düşen “”her”” YABANCI “ YÜKSEK” düzey konuğun , çay kahve içmeye , mutlaka yanına gittiğini,ziyaret ettiğini bildiriyordu.
Biz de ,kısaca hz gogle turu yaptık ve :
http://www.hurriyet.com.tr/yahudi-kongresi-basbakan-erdogan…

Şimdilik kaydıyla. 
Şimdi yeniden (*) bilgisine dönüp, Mart 2005’deki özel görüşmeyi özetleyelim.
Rahmetli AYTUNÇ ALTINDAL ve yazdıklarından , 2000li yıllardan önce haberdar oldum ve kütüphanemde, hemen bir raf,olduğu gibi ALTINDAL kitaplarıdır. 
DOĞRUDAN 1995 seçimleri arefesinde, ERBAKAN’ın gönüllü danışmanlığını yaparken , bizzat şahit olduğu iki olayı , özetle aktarmak istiyorum…
1- Refah oylarının %40ı aşmaya yüz tuttuğu ve REFAH’a tek başına iktidar gözüktüğü günlerde ALTINDAL,”” londradadır””.
2- HOCA, her ne hikmetse , birden bire söylemini sertleştirir, kanlı mı kansız mı ifadelerine başvurur.
3- ALTINDAL,” Derhal Ankara’ya telefon ettim,Hoca da, hemen gel “” dedi.
4- Daha bir soru sormadan , Hoca, “ Aytunç Bey oğlum, SİYONİSTLER ziyaret ettiler, faiz muhalefetini kaldırmadığımız sürece ,bize TEK BAŞINA iktidarın hayal olduğunu , ısrarımız halinde ,ülkeyi kan gölüne çevirecekleri tehdidinde bulundular.Siz olsaydınız ne yapardınız” dedi.Bunun üzerine HOCA, mecburen dümen kırıp, oy oranının dikkatli bir şekilde 40ın altına düşmesine özen gösterir.Sonuç olarak, REFAH YOL koalisyonuna gitmişti ÜLKEMİZ.
5- Meşhur , İFTAR skandalı. ALTINDAL, o skandal iftarda BAŞBAKANLIK konutunda olduğunu , HOCA’NIN kesinlikle cemaat HOCALARINA herhangi bir iftar vermediğini , o iftarın ABDULLAH GÜL tarafından EMRİ VAKÎ düzenlenip, basına sızdırılıp, AKEPE’nin önünün temizlenmesi gayesine yönelik olduğunu söyledi. HOCA, gelen şalvarlı sakallıları , BEKLEME salonuna alır, baştan savma bir çorba ile iftar geçiştirilir,o arada , şalvarlıların evlerinden CEKET PANTOLON GÖMLEK VE KRAVAT getirtilmesi sağlanır ve bu şekilde İFTAR yemek salonuna alınır.Ölmeden birkaç yıl önce , meraklılarımız hatırlayacaktır, AYTUNÇ HOCA’nın evine ( TEŞVİKİYE SEMTİ/ İSTANBUL )) hırsız GİRMİŞ, kütüphanesini alt üst etmiş, evden çıkarken de KİRLİ BİR ÇİFT çorap bırakmıştı kapının eşiğine.
6- Üçüncü bölümde görüşünceye kadar…

7- AYRICA : 80 öncesinde , sırf kendileri gibi düşünmüyor diye özelikle AHMET KABAKLI'nın , Rauf Tamer'in rahmetli Ecevit'e , DÜŞÜNCE-FİKİR ÖZGÜRLÜĞÜ bağlamında ettikleri hakaretleri, küfürleri, aşağılık sözleri birlikte hatırlayacağız...