EKSİK OLMAYIN , YAŞIYORUM!

10. bölüm

30.03.2024

///

“ ÇOCUKLAR , Banazlı İsmail’in kötülüğünden değil , iyiliğinden korkun . İyilik yapınca , bakalım arkasından ne isteyecek sizden !

Hanım Ağa ”

KARTALLAR YÜKSEK UÇAR / Teve dizisi / Öykü ve senaryo : ATTİLÂ İLHAN … ///

Bugün ( DÜN )  seçim var(DI ) ya !

Hakkaten  da seçim yani ! Anılar sürgitimize , bir şeyler yazalım amma , değil mi !

Neler var bakalım , seçime dair anılarımızda !

Nerden , nereye “ getirilmiş “ bir TÜRKİYE ! Buna , “ bön bön “ bakan da bir kısım insan . Evet , bilerek tekrar ediyorum ; Bön bön bakan bir kısım insan !Şayet bön bön bakmasalardı , memleket , daha başka bir halde olmaz mıydı !

Şimdi size , bu satırlarla , ülkemde nasıl BÖN BÖN bakıldığının , yol haritasını yazmayayım , üzülürsünüz .

Başlayalım …

Cumhurbaşkanı demek , arapça CUMHUR ,halk demektir , yani halkın başkanı demek değil midir !

Tayyip Bey , “ halkın “ başkanı mı “oldu şimdi ???

Hayır , asla … Hiçbir zaman .

“ ananı da al , git “ dediği anda , ben , karnesini vermiştim Tayyip Bey ‘in !

Bu “ feci” durum karşısında , memlekette(!) gerçekten de , sorumlu bir aydın duruşu , muhalefet geliştiren(ler) oldu mu!

Hayır , olmadı .

Neden acaba ! Bence , ülkemde , düşünme geleneği yani bir FELSEFE tavrı olmadığı için , olmuş olabilir mi!

Zira , KURAN ,her şeyin yerine geçiyor , başkaca bir şeyler okumak ,başvurmak geleneği , gereği yok , HALİYLE …

Bir cumhurbaşkanı seçiliyor ( seçtiriliyor ) ve bu cumhurbaşkanı , tarihde görülmemiş bir şekilde , her tarafa “musallat “ oluyor!

Buna , bir de “ cumhurbaşkanlığı hükümet tarzı/ yöntemi / biçimi ” diye de , isim uyduruluyor .

Yine doğru dürüst ,GIK yok .

Türk TEFEKKÜRÜ  tarihi (  Hilmi Ziya Bey ) çalışması , son derece oylumlu bir çalışma olmakla birlikte , yaşamın varlık / varoluş sorununa , yalnızca YATAY bakmakta olduğu için , yetersiz olduğunu düşünüyorum .

Bence , geriye , iki kişi kalıyor : BAHA TEVFİK ve BEŞİR FUAD !

Hayal görmeyin !

Altyapısı böyle olan bir toplum olduğumuzu ,asla unutmuyoruz .

 Bir devir mi değişti dünkü seçimlerle , hayır … Binlerce “imam hatiplinin / cemaat ve sözde tarikatın” zorla oluşturulup , yaşatıldığı bir ülkede , “duyarak “ öğrenmenin esas alındığı , matematik ve felsefenin çöpe atıldığı bir ülkede yaşıyoruz .

Şimdi , Televole lafları bırakıp , ağır sözlere geçelim ………

Bir ülkenin / toplumun , genel insansal kalite ( insan malzemesi-birikim )  altyapısı ( eğitim , öğretim , entelektüellik vs )  ne ise , üst yapıdaki insan “ malzemesi de “ , aşağı yukarı benzeridir . Üstyapı nedir peki ?

Bu anlamda , “ATANANLAR ve seçilenler “!

Ben , yıllardır “ seçilenler “ olgusunun , SEÇTİRİLENLER olduğunu iddia ediyorum . Çünkü toplum , demokrasinin , aşağıdan yukarıya değil , yukarıdan aşağıya doğru , efendilerce , örgünleştirildiğini görmekte ve gıkı çıkmamaktadır .

Zaten c.başkanlığı hükümet sistemi de , bunun üzerine ,ballı lokma tatlısı kıvamınde bir despotizimden başka bir şey değildir.

İlk “ serbest “oyumu , 1979 yılı sonbaharında , vefat eden 5 m.vekili(?) ve senato , üçte bir yenileme seçimlerinde kullandım . Aybar’ı , TRT’nin , partilere ayırdığı , sanırım 15 dk. Olan propaganda konuşmasında dinledim .

TİP’den ayrılmış , SOSYALİST DEVRİM PARTİSİNİ kurmuştu . Demek ki , 1970’ler , bugüne kıyasla , son derece demokratik , hak ve hukukun , milliyetçi cephe hükümetlerine rağmen , devlet tarafından gözetildiği dönemlermiş . Vay canına , değil mi!

AYBAR , ardından gelen CENAN BIÇAKCI , tane tane konuşuyorlardı . SOSYALİZMİN  , pırıl pırıl bir ses tonuyla , sorumluluğu , halkla paylaşarak , kurulacağını ANLATIYORLARDI .

Elbette zamanın ruhunun ( HEGEL / ZEITGEIST ) , BU ŞEKİLDE bir anlatımın oluşmasında , payı vardı ; Dünyada bir SOL rüzgarı esiyordu . Ancak , Mitterand , 1981 / 1995 , Fransa’da , sosyalist partiden , henüz c.başkanı seçilmemişti .

AYBAR , çok iyi eğitim görmüş , sağlam bir ENTELEKTÜEL  aile altyapısı olan bir insandı .

 Her toplum , siyasi “ figürlerini” , kendi İNSAN ortalamasına göre çıkarır . Bu noktada AYBAR , biraz sıra dışıydı .Ancak , şu noktayı , hiçbir zaman gözardı etmeyelim …1950’lerden itibaren , TÜRK siyaseti , “ SOL “ ve  istisnalar hariç , sürekli KASABA KURNAZLARININ / HALK DALKAVUKLARININ eline kalmıştır .

AYBAR , özgürlük taraftarı bir SOSYALİSTTİ . Hiçbir SOSYALİST kiliseye “ biat “ etmedi . Görülen o ki , TÜRK SOLU da , hiçbir zaman , “” bağlandıkları “ kiliselerden arta kalan zamanlarında , ne AYBAR’ı ne de  ATTİLA İLHAN / hangi sol’u (*) okumak nezaketini göstermemiştir .

(*) Benim için ,daima iki temel başvuru kaynağı olmuşlardır .

Bu itibarla , ülkemdeki “ siyasi “ islamcılar ile saplantılı TÜRK solu arasında , daima , AYIN KARANLIK YÜZÜ gibi , bir benzerlik olduğunu düşündüm .

Dolayısıyla , ana/baba ocağımın kütüphanesi ile Tarsus Amerikan kolejindeki , sosyal bilim öğretimine ,daima müteşekkir kaldığımı beyan ediyorum .Bu öğretimin de , giderek , İNSAN EĞİTİMİNE dönüştüğünü de , bildirmek durumundayım .

Hatalarımın olduğunu , bundan böyle de olabileceğini yazmam , gereksizdir .