Sayın cumhurbaşkanı

İnsanların , teker teker olabildiği gibi, TOPLUMLARIN DA vicdanı,zaman zaman körelebilir, bir adım ötelerini göremeyebilirler.
Böyle zamanlara,ruh bilimciler , DÜŞÜŞ zamanı diyorlar.
Burada yapılması gereken, hepimizde doğumumuzla birlikte var olan / içkin olan derin ve sonsuz kozmik vicdan anlamamızın özüne , cesaretle yürümektir.
VİCDAN, üzerinde tepeleme “”düşünülen , düşünülen”” bir titreşim barınağıdır.Bana sorarsanız, kozmik bir armağandır.
Dikkat ederseniz, nasıl verildiği ile şimdilik ilgilenmiyorum.

Gelelim dikkatinizi çekmek istediğim, somut göstergelere.Hiç bir devlet adamında olmaması gereken bir tavırla, sürekli kırıcı ve incitici davranıyorsunuz.
Her ne olursa olsun , sizin göreviniz, sürekli birilerine çatmak, kavga çıkarmak değil, aksine TOPARLAYICI – BİRLEŞTİRİCİ – YAPIŞTIRICI olmaktır.

Şimdi anlatacaklarımı, lütfen dikkatle okuyunuz:

1- (*)
Antalya’da 21 Ekim’de, 69 yaşındaki dayısı Ahmet Kâhya’yı öldüren 36 yaşındaki Ramazan Kabaağaç,savcı , ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteyince, mahkeme heyetine , “” dayısının zaten FETÖ örgütü bölge lideriydi” olduğu şeklinde , tuhaf bir savunma yaptı.
2- (**)
Bu haberin dumanı üstündeyken, bu kez de bizim MERSİN merkeze bağlı, Fındık yaylası yolu üzerinde bulunan CEMİLLİ köyünün “””muhtarı””” 18 tane “köylüsünü” FETÖCÜ diye ihbar etti.
Bir şey eklemem gereksiz değil mi! 
Yani bütün bu ihbarlar, tuhaflıklar , bir noktada sırtını nereye dayıyor noktasını , içimizden geçirmeliyiz…

Baba tarafım, ortanca büyük amcamlar hariç, tamamiyle devletçi, cehepelilerdi.Devlet kurumları, bu kurumların varoluşları, onlar için, dünyasal bir kutsallıktı,adeta…
ANCAK…
DEMOKRAT partili olmamalarına rağmen…

Menderes ve arkadaşlarının idamına, evimizde sular seller gibi gözyaşı döküldüğünü, çok iyi hatırlıyorum.
O günlerde de ( 1960-1962 ) bugünlerin had bilmezliği gibi , kendini gizleme gereği duyan DEMOKRAT partilileri ,ihtilâl komitelerine İHBAR edenler vardı… 
(*) ve (**) yıldızlı maddeleri, tekrardan gözden geçiriniz bence.

Babam, bunlara çok öfkelenir,yakın çevresinde olanlar varsa,ne yapıp edip, yakın temasla ,eylemlerinden/niyetlerinden vazgeçirmeye çalışırdı.
Her ne sebeple olursa olsun , bir insanı ihbar etmek- sinsice ,aşağılık , insanlık dışı bir tutumdur.

Aşağının,aşağısı...

( Esfeli safilin der araplar ve hoştur bu tabir )

3-1800lü yılların başında , SİCİLYA adasında yaşamış , eski,namlı bir dağ eşkıyası olan MATEO FELKANO, çiftliğine sığınan bir kanun kaçağını, takip eden jandarmalara ihbar edip, yerini söyleyen oğlunu, has tüfeğiyle öldürüp, dağ yamacında bir yere gömer…Mezara ,taş bile koymaz.

4-Tommy, babasının da talebe başkanlığı yapıp, mezun olduğu kolejde, başkanlığa “ aday” olur.
Seçim haftasında ,babası okula gider ve oğluna, oyunu rakibine vermesinin ,siyasal bir ahlâk değeri olduğunu anlatır.
Haftasonu ,evci gelen Tommy,babasına seçimi BİR OYLA yitirdiğini söyler.Anneyle baba, çocuklarına sevgiyle sarılıp, seçimin gerçek galibinin kendisi olduğunu söylerler.

“ÜÇ KİŞİ”nin , bir kabinde oy kullanmak üzere gıç gıça itişip,gagışması , en hafifinden terbiyesizliktir.
Sonra , “ milletin a….na koduk” diyen işadamı parçasının alçaklığını , geliştirmektir,hepsi bu…

Sayın cumhurbaşkanı…
TÜRKİYE CUMHURİYETİ’ni yok etmeğe yeminli iseniz ki, yıllara eşitlenen tutum ve davranışlarınızı altalta koyduğumuzda, açıkca görülüyor, bunu daha açık söylemenizde, isteminizi özgürce dillendirmenizde hiçbir sakınca görmüyorum.
Elbette bizim de elimiz boş durmayacak, bunu da lütfen bilmiş olunuz.
Sonuç olarak, TÜRKİYE CUMHURİYETİ, sarayınızla ,muhtar toplantıları arasına döşeli bir atık borusu değildir efendim.
Saygılarımla…