ANASAYFA  |  ÖNERİ VE ŞİKAYET  |  İLETİŞİM

BİYOGRAFİ HABERLER MAKALELER GİYOTİN HAVUZU İLETİŞİM
MEVZU’U BAHS BEY | HÜSEYİN SUNGUR | Resmi Web Sitesi
  KADROMUZ
 
MEVZU’U BAHS BEY

VE (KENDİNCE) ZILLULLAH EFENDİ

 

2. Bölüm

(( Sevgili AYHAN KIZILTAN için... ))

Felsefileşememiş ya da felsefeleşmemiş insan topluluk yaşamından, uygarlık-yeryüzüne hayırhah-kutlu bir katkı beklemek , hayli saflık olur der Prf.Duralı Hocam.
Felsefileşmemek !
DÜŞÜNME geleneğinin olmadığı insan topluluklarını kastediyor HOCA ve biz de buna yürekten katılıyoruz.

Yahû…

Avuç içi kadar PORTEKİZ bile , aslan gibi , yiğit bir yürek olan JOSE SARAMAGO’YU çıkarmış.

Usta, düşünce özgürlüğü, din hakkındaki görüşleri nedeniyle, DEVLET tarafından, Kanarya adalarında zorunlu ikamete tabi tutulmuş, Portekiz’e , bu nedenle,ölümüne dek dönmemiştir.

Ya adıyla kimileyin dalga geçtiğimiz PAPUA YENİ GİNELİ ( Yeşil Burun Adaları / Cape Green Verde )büyük ozan- devlet adamı AMILCAR CABRAL…
Faşist Portekiz diktatörlüğü tarafından ölüme mahkûm edilen, buna canıyla-kanıyla karşı çıkan yiğit!
Bir Henry Th. “”muz” bile yok.
Şarkıcının biri, “bir kedim bile yok” diyordu ya!

Sonra oturmuş ahkâm kesiyoruz da kesiyoruz.
Peki onca düşünen adam,filosof çıkarmış olan ALMANYA ‘ya ne dersin meselâ Miskin Sungur!

Bu adamlar, haniyse bir gecede nasıl ,akşamdan sabaha NAZİLEŞTİLER, Yahudi kanı içebildiler!
İşte İNSAN dediğimiz mel’un yaratık budur!Yani her halükârda, bu denli hesaba-kitaba gelmeyen ,gelemeyen işler yapabiliyor.
Dikkat etmek gerek.
(( Önceki yazımızın kapak resmine bakınız, bî zahmet))
DÜŞÜNMEK geleneğimiz ,AKLETMEK GELENEĞİMİZ olmadığı için,tarihi de ,yamrı yumru / eğik bükük biliyoruz.Bilegeldiklerimizi gerçekten TARİH zannediyoruz.
(( Babamın vazgeçemediği tarih kitapları vardı; Osmanlı Zaferleri meselâ…))
Peki ya yenilgiler, kayıplar, mahçubiyetler!
Geçiniz onları,geçiniz. Dolayısıyla tarihe hep böyle YARIM AKILLA bakageldiğimiz için , kendimizin ne ve nasıl olduğunu bir türlü ANLAYAMADIK…

Anladığımız şey, kendimizin farkında olmayışımız.

Tarihe, arka plânımıza, maddeci/ diyalektik açıdan bakmaktan vazgeçtim, hiç olmazsa İLBER ORTAYLI namusuyla bakabilseydik,başka türlü , entelektüel , kendine güvenen , HARBİ bir yanımız olurdu.

1996 gibi, Sabah gazetesinden , HULÛSİ TURGUT’a mülâkat veren , dönemin İSTANBUL B.ŞB. başkanı Recep Tayyip Bey,15,16 yaşına kadar, çok asabî/sinirli olan babasından ,nasıl palaskayla dayak yediğini anlattığı kısımları okurken, dehşete düşmüştüm.
Çocukluktan itibaren yenen bu DAYAKLAR, kişinin RUHSAL yapısında, onarılmayacak hasarlar meydana getirirler.Öfke ve kin dolu bir fıçıya döner insan.BİRİKTİRDİĞİ ve kendisine rahat vermeyen bu kâbusundan , sürekli bir şekilde , öfkesini boşaltacak mecralar arayarak, kurtulup, rahatlamak ister.
Bu açıdan bakarsak, Recep Tayyip Bey’in hiç de rahat ve huzurlu uyku uyumadığını, savlayabiliriz.

PSİKİATRİST DR. Cemal Dindar’ın dediği gibi, ÜLKEMİZDE POLİTİK PSİKİATRİ alanı son derece zayıftır ve yaklaşık on yıl kadar önce , klinik olarak yaptıkları bir araştırmada, ülkemizin POLİTİK kişiliklerinin %80 ninin , arızalı olduğunun ortaya çıktığını gördüklerinde ,KLİNİK olarak çok üzüldüklerini(*) biliyoruz.
( Bu alanda PRF VAMIK VOLKAN’ı da ihmal etmemeliyiz.)
(*) Bu ifadelere ,DR SEFA SAYGILI ne demiştir acaba, merak ediyorum.
UNUTMAMALIYIZ ki, Recep Tayyip Bey’in , 15,16 yaşına kadar gördüğü BABA ZULMÛ, bu toprakların her karışından rahatlıkla görülebilen bir GERÇEKTİR.
Dolayısıyla bugün, her vesile ile ÖFKE kusan bir C.başının bu tepkisine, DOĞAL olarak kucak açan 100 000 lerin , göt kıllarının, pokunu yiyecek teyzelerin olduğunu görmek,bizlere şaşırtıcı gelmemelidir.
Nedir ki, bu 100 000 ler de, O DAYAK zulmünden ziyadesiyle hislerine düşeni almış, kırık insanlardır.

İşte O KIRIK insanların bir kısmı , birkaç sözde-yalancı mutluluk adına , göt kılı olmayı şehvetle istiyorlardı, değilmiydi ki ÖTE DÜNYADA sonsuz mutluluk var!!!

Evet hepsi, ama hepsi… ZAMANINDA babasından ,dedesinden , emmisinden , abisinden,hacısından, hocasından…
Ya dayak yemiştir, ya da tecavüze uğramıştır.

ANADOLU , hiç de yutturulduğu // sanıldığı// birilerince PAZARLANDIĞI gibi EVLİYA-ENBİYA yatağı, yiğidin harman falan olduğu yer değildir.Aleni bir insan mezbeleliğidir, insanın , merkebin yuları kadar değerli olmadığı bir toprak parçasıdır,kahrolası yeryüzünde.
+++
Mollagürani’deki evin külleri altına gömülen …. Osmanlının ,biraz daha yaşayabilmek için yaptığı zavallı çabaların da hatırasıydı……

Çeşitli kökten insanlar, ortak bir dinin kanadı,ortak bir ismin perdesi altında, büyük çoğunluğu aç sefil, perişan yan yana yaşıyorlardı.Bunlara hep birden , Osmanlı deniyordu.Hepsi de Osmanlı olarak yüzlerce yıl dıştan ve içten yedikleri tokatlarla, ruhlarına sinmiş AŞAĞILIK duygusunun pençesinde,geleceklerinden ümitsiz, geçmişlerinden soğumuşlardı…+++
(( Samet Ağaoğlu , Hayat Bir Macera, Çocukluk ve Gençlik Hatırları, Sy:53,54.
Y.K. yayınları,1. Baskı, İst. 2013.))

Bak şimdi:
İNGİLTERE, 5 Mayıs 2008’de, zamanın c.başı ABDULLAH GÜL’e , BÜYÜK ŞÖVALYE nişanı verdi.
Nerde ve nasıl!
İSTANBUL boğazında , kraliçeyi getiren savaş gemisinin adı neydi ve demirlediği yer neresiydi???
Tastamam , 1. Dünya savaşında, İST. İşgal edildiğinde , aynı isimli SAVAŞ GEMİSİNİN // HMS ILLUSTRIOUS savaş gemisi // demirlediği , DOLMABAHÇE saat kulesinin ,tam karşısıydı.

Üstelik gemi, her türlü U.ARASI hukuku çiğneyerek, TÜRK karasularında, TÜRK bayrağı çekmesi gerekirken , O’ nu da ,aleni ihlâl ediyor, bir Allahın kulu bunu yazmıyordu.

AMA bu orostopullukların hiç birisi, bay C.başının umurunda değildi,zira o , İNGİLTERE’ye ,sevdalı yetiştiren EXETER üniversitesinde, abisi, PRF NEVZAT YALÇINTAŞ marifetiyle , rahleyi tedriiisss görmüştü.

Gıkını,hıkını çıkaramazdı.

Ülkesinin DEVLET ONURUNUN anası sykilirken , cumhurbaşı, kraliçenin insan kanıyla övcelenmiş nedide ellerinden(!!!) , koşarak, en sevindirik mahalle afacanı haliyle, KNIGHT GRAND CROSS of the ORDER of BATH nişanını alıyordu!
Üzerinde üç kraliyet TACI ve güneş batmayan imparatorluk mecazı bulunan GÜNEŞ sembolleri olan nişanı…
DAHASI bu nişanın perde arkası anlamı , “ nişan takılan kişi, büyük britanyanın koruması altındadır” şeklindedir.
Yani bi nevi, 1. DÜNYA harbi ertesinde, işgal günlerinde, İst.’da kurulan İNGİLİZ MUHİBLERİ CEMİYETİ(*) yani İngilizleri sevenler derneği gibi …
(*) Bir ara da sizlere, MANEVİ CİHAZLANMA CEMİYETİ’nden söz edeyim mutlaka…

Neyse…

Abdullah Bey, EXETER’de , eğitim-öğretim görürken,elbette Recep Bey de boş durmuyordu!

1995 yılı itibariyle , Recep Bey’in düzensiz aralıklarla görüşüp, muhtemel bilgi alış verişinde bulunduğu kişileri şöyle sıralayabiliriz: 
 GRAHAM FULLER, MORTON ABROMOWITZ,ADANA ABD KONSOLOSU ELIZABETH SHELTON,İST. KONSOLOSU CAROLINE HAGINS, B.ELÇİLİK MÜŞAVİRİ SILWER LAWRENS,CIA DANIŞMANI KENNY BOB.

Yoruldum…
Devamında ne var peki bu yazının…

Truva savaşındaki Helen kıralın adı, A.G.’ün ikinci kraliçe nişanı,Mondros mütarekesi nerede imzalandı, İngiltere ve israilin yakın dönem büyükelçileri falan,felan…



Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

    Bu Habere Henüz Yorum Yapılmamış..!



 
 HABERLER
 
ÖZET OLARAK TÜRKİYE
15. BÖLÜM

Tarih : 19.08.2024
Devamı...
 
 
ÖZET OLARAK TÜRKİYE
13.BÖLÜM

Tarih : 18.08.2024
Devamı...
 
 
 
 MAKALELER
 
BİR EMİNE ROMANI
İÇ DÜNYA ÖYKÜSÜ

Tarih : 10.01.2024
Devamı...
 
 
sonbahara merhaba
candan ve gönülden

Tarih : 14.10.2023
Devamı...
 
 
 
 GİYOTİN HAVUZU
 

ÖZET OLARAK TÜRKİYE
8. KISIM

Tarih : 1.08.2024 |
Devamı...

 

ÖZET OLARAK TÜRKİYE
7. KISIM

Tarih : 31.07.2024 |
Devamı...

 

ÖZET OLARAK TÜRKİYE
6. KISIM

Tarih : 28.07.2024 |
Devamı...

 

ÖZET OLARAK TÜRKİYE
5. KISIM

Tarih : 28.07.2024 |
Devamı...

 


 
 

 
 
ANASAYFA BİYOGRAFİ SIK KULLANILANLARA EKLE GİZLİLİK İLKELERİ İLETİŞİM


Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.

HÜSEYİN SUNGUR | Resmi Web Sitesi | huseyinsungur.com © Copyright 2015-2024 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA