TUTUNAMAMAK

20.05.2024

53.00

O ZAMAN mersin’de  özel bir tevede program yapıyordum . O gün , programı akşama aldırmış , saat 12 ‘ye kadar süre de , ödül olarak  verilmişti ! Dosyaları , notları , yönlendirici kitapları yüklenmiş , stüdyoda , ciddi bir yığınak yapmıştım .

Saat 21:30’da başlayacak program , dediğim gibi , gece yarısına kadar sürecekti .Neyseki , reklam araları ,imdadıma yetişiyordu .Bir nefes alabiliyordum . Birinci araydı galiba , saat22 :30 falan olmalı , “Hüseyin Bey , ziyaretçiniz var “ dediler . Şaşırdım , gece yarısına doğru , kim , neden teveye gelip , benimle görüşmek işteşinki diye düşünmüştüm !?

Dinlenme odasına alın dedim arkadaşlara . Az sonra , loş koridorda , hırpani kılıklı , saç baş dağınık , tombulca , buğday benizli biri belirdi .

“Buyrun “ dedim .  Oturdu , çay istedi( emrivakî !!!) , cıgara yaktı . Neden görüşmek istediğini sordum . Programda kimi anlattıklarım çok hoşuna gitmiş , benimle sohbet etmek istiyormuş . Onbeş yıl öncesinin kafasıyla , o an olamayacağını , kafamın karışmaması gerektiğini söyledim . Öyle ya , kendimi , tasarladığım program içeriğine göre hazırlamışım . Yabancı unsurların girmemesi gerekir .

Çarşı merkezinde , yakın bir arkadaşın internet durağı vardı , b.sayarım yokken , orada çalışır , belge çoğaltmalarımı orda yapardım . Meğer o da , o durağa  gidermiş . Böylelikle , o kafede , yanımdan ayrılmamaya başladı . Bazen , selamsız sabahsız masama gelir , ben de , uygun bir dille masamdan uzaklaştırırdım .

Birgün , merak ederek ,” Aslanım , senin işin gücün yok mu , ne yer ne içersin , karnını nasıl doyurursun” falan dedim . Anlamsız , anlamsız yüzüme baktı . O an anladım ki , psişik sorunları olan biriyle karşı karşıyayım . İstnabul’da , önemli devlet bir üniversitesinin kütüphanesinde görevliyken , değerinin bilinmediği(!) saplantısıyla , istifa edip , Mersin’e geri dönmüşmüş .

İstifa ettikten bir süre sonra , Türkiye’nin ilk ve tek UFO müzesinde ( kurucusu HAKTAN AKDOĞAN Bey  ) , OLASILIKLA , ayakçılık yapmaya başlamış , sonra ne olduysa ( bilemiyoruz ) , bir sabah , Mersin’de gözünü açmış . Akabinde de , bize raslamış .

Program yaptığım teve stüdyosu , gökdelende olması itibariyle , program öncesi ve sonrasında , çoğunlukla , derli toplu bir sahaf olan arkadaşımızın dükkanında , ufak tefek sohbet ediyorduk .

Orayı keşfetmiş , zincirde bir halka olmak istemiş , fakat sürekli konuşmak istemesi , her konuya , bilirkişi gibi atlaması , bizleri sıkıyordu . Özellikle benim üstüme çok geliyor , sanki kendini bana , her nedense , kanıtlamak istiyordu .

Açıkcası , pis bir adamdı . Traş olmaz , tırnaklarını kesmez , dişlerini fırçalamaz , ağzını açtığında …………

Birgün , MUCİT olduğunu , icadıyla , kimsenin ilgilenmediğini söyleyince , benim sabrım taşmış , sıkı bir fırça atmıştım .

“Getir ulan icadını “ dedim .

Ertesi gün , yine hırpani bir kılıkla geldi ve yelek cebinden , sararıp , solmuş , kırışık , el kadar bir çizgisiz kâğıt çıkardı . “İşte , icadım burda “ demez mi !

Kağıdı aldım , tekrardan yuvarlayıp , tomarladım , “ Bak hemşehrim , senin aklının bardağına sı……rım , yetmezse , bir tomarı , dübürüne sokarım , şimdi , s….ir git , bir daha da çevreme gelme “ deyip , kovdum .

Hastalıklı bir toplum olduğumuzu kabul edelim . Bunda bir sakınca yok . Özellikle , ölünün arkasından konuşulmaz , ölülerinizi hayırla yâd ediniz gibi saçma palavraların artık süresi dolmuş olmalıdır .

Onları raftan alın ve geri dönüşme de değil , doğrudan çöpe atın . Hiç birimiz , hatasız , eksiksiz insanlar değiliz .

 Bir insan , sağlığında , ortalamada iyi ise , ölünce , EVET İYİ İNSANDI diyelim .

Yok ,ortalamada kötü idiyse , it birisiyse , hiç çekinmden , KÖTÜYDÜ kardeşim , itin tekiydi diyebilmeliyiz .

Kısa öyküsünü verdiğim şahıs , birkaç gün önce vefat etmiş . Bazı arkadaşlar , yere göğe konduramamışlar da, bu yazıyı yazma gereğini duydum .

Kimbilir , hangi GENETİK başıbozukluklar sonucunda , böyle bir insansı ürün ortaya çıkmış olabilir diye de , düşünmedim değil .

İnsanlığımızı , kıskançlıkla koruyalım , iyiliğimizi , kıskançlıkla koruyalım .

Hepsi bu …