ANASAYFA  |  ÖNERİ VE ŞİKAYET  |  İLETİŞİM

BİYOGRAFİ HABERLER MAKALELER GİYOTİN HAVUZU İLETİŞİM
BÜYÜKEVİN HİKAYESİ | HÜSEYİN SUNGUR | Resmi Web Sitesi
  KADROMUZ
 
BÜYÜKEVİN HİKAYESİ

1. BÖLÜM

BÜYÜK EVİN HİKÂYESİ

Ya da annemin “Çiçek çehizi “

Ve diğerleri …

Söz başı

1

Bu öykü , birinci tekil şahıs ağzından anlatılmaktadır . Anlatılanların gerçek hayatla hiçbir alakası yoktur . Varsa bir benzerlik , tamamen tesadüf ya da benim hayal gücümle sınırlıdır .

Başlıyoruz …

Çocukluğumdan kalan ve bir türlü silinmeyen , unutmadığım görüntülerin başında , başlıkta okuduğunuz “ Büyük Ev “ gelir .

Çocuk aklımla , kocaman , tahtadan bir  dev gibi gördüğüm bir dış kapıdan , cümle kapısından girilirdi içeriye . Zemini beton olan , aklımda , konağın içinde bir futbol sahası gibi duran , gözlerimde yer eden bir bitmeyen boşluk . Dolgu lastikden yapılma , avuç içi kadar toplarla , orada çok futbol oynadım .

Bir türlü anlamadım şey ise , bir yığın odasının olmasıydı .Üst katla , girişdeki oda depolar arasında, büyükçe bir kapının açıldığı , sanki bambaşka bir dünyaya adım atılacakmış hissi veren orta kat vardı . Yukarıya çıkan taş merdiven , bu katın kapı hizasında biter , orda bir düz alan , seki yapardı . İçeriye bir gün dayanamayıp , göz attığımda , karşılıklı ikişer oda , eski püskü karyolalar, yatak yorgan takımları , kırık dökük sandalye ve masalar görmüştüm . Bu durum ,meraklı çocuk aklımı , fena halde rahatsız etmiş , o yatakların kime ait olduklarını ve neden bu evde yaşadıklarını öğrenmeye , engellenemeyen bir dürtü duymuştum .Bu engellenemeyen merak dürtüsü , bu yaşımda , hâlâ benimle yaşar .

Bu odaların yanı sıra , mutlaka anlatılması gereken husus, evin sahici hayatındaki , aileye ait olmayan kız çocukları idi . Benim çocukluğumda , birisi benim yaşlarımda , diğer ikisi yetişkin iki kız kardeş , üç kişi vardı . Kız kardeşlerden büyük olanı , yatılı kalmaz , sabahları bir fayton gelip , kapıya bırakırdı . Bu insanları merak etmezsiniz de , na’parsınız .

Bunlar belkide evin köleleri idi . Bu evde , hep köle olmuş zamanında .  Bir tanesi de , annemin anlattığına göre , Habeş kırmasıymış .  Ama bu köleler , biraz farklı kölelerdi . Bu köle kızlar ya da kadınlar , aslında evin ayrılmaz birer parçası gibilerdi . Gayet güzel muamele görürler , temiz giyinirler , arada bir kulakları çekilirdi , o kadar . Başka konaklardaki benzer kızlar , nasıl muamele görürler , pek bilmezdim ama bu konaktaki gibi muamele görmediklerini,içimdeki derinlik , bana söyleyegelmiştir.

Kızlar,sabah erkenden kalkarlar , etrafı mutlaka , hafif ıslatarak süpürürler,bacalı gazocağı dolabının içinde, gazocağını yakar,çaydanlığı koyar ve hemen , en iri kıyım demliği hazır ederlerdi .

Daha sonraları öğrendiğime göre , kahvaltılara , gerekmedikçe , yalnızca evin has katında yani son katında , ev sahipleri ile birlikte kalan kızlar , katılırmış . Ama ilginçtir , akşam yemekleri ise , cidden bir tören , bir ayin gibi olurmuş çoğu kez . Annemim “ Çiçek Çehizi “, büyük bey , Kemal Efendi’nin bir göz işareti ile merdivene koşar , ayakkabılığın önündeki sekiden , merdivenlerin aşağısına  doğru , “ Fayık Aaaaa, Hüseyin Emmiiii , Bayram Efendiiii , Meneşe kııız , yemek sofrada ,kocatmayııın  “ diye ünlermiş ki , büyük bey Kemal Efendi , durduk yerde hiddetlenmesin , bir an önce sofraya oturulsun .

Bu sofrada , ben de , sanırım , dört yaşıma kadar ,arada bir annemin kucağında yemek yemişim .   

Kimdi bu insanlar , ne arıyorlardı “ büyük evde “… Sadece Hüseyin Emmi’yi biliyoruz . Kemal Efendi’nin en büyük evladı , 1910 doğumlu olduğuna , Hüseyin Emmi’nin de , başta en büyük evlât olmak üzere , diğer dört çocuğu da kucağına aldığına göre , en kötü ihtimalle  1900 doğumlu falan olsa gerektir .

Aile , Emmi’ye , kendi aralarında , daha çok “ ammi” derdi ;

 babamın dilinden , çok duymuşumdur . Rusyanın , doğu Karadeniz’i işgalinde , bölge illerinden , epey aile , batıya doğru kaçar . Emmi de, abisiyle birlikte , bir sabah gözünü , “büyük evde “ açar . Küçük Hüseyin , buğday benizli, gür saçlı , açık ya da uçuk mavi gözlü idi . Bir zaman sonra abisi , Kemal Efendi’ye ,” Ağa, ben Haleb’e , kısmetime gidiyorum , Hüseyin size emanet “ deyip , çeker , gider.

Emmi de bize kalır .

Bu arada ,hatırlatayım , “Kemal Efendi” dedemi.

 Dedemi tanımak isterseniz , beni hatırlayınız , içinizden geçiriniz … Aksi , kolay kolay lâf ,söz anlamaz , Tarsus Cumhuriyet Halk fırkasının , 30lu yıllardaki belalısı … Parti binasına çıktığında, “ Aha , gene geldi, bu defa nereyi karıştırıp,soracak “ diye , çevrenin ve dönemin belediye başkanı Hakkı Ramazanoğlu’nu illet eden adam .

Ben de , bundan farklı bir yaşam sürmedim ki. Ne derler !

 “” Otu çek , köküne bak”!

 Her taşı kurcaladığından , adliye başkâtibi iken , daha da meşgul olsun diyerek , “ idare “ , dedemi , EYTAM müdürü yapar . Eytam , ne mi demek !

Dul , yetim , şehit maaşını dağıtan devlet “ dairesi “. Bu arada , fırsat bu fırsat deyip , hazır “ eytam” sandığının başında iken Kemal Efendi , hırpalayalım diyerek ,  “ eytamın parasını kullanıyor , tarla takım alıyor “ diye de dedikodu çıkartılır . Oysa geniş ailenin , varsıllığı , babadan büyük  dedem Hüseyin Hüsnü Efendi’den değil , nenem , Besime Hanım babası , Hacı Gafur Efendi’den gelmektedir . Bu varsıllığın kökü , bilinmemektedir .

Konağı , 1830’larda , bir Ermeni aile yaptırmış . 1860’larda ise , nene babam ,Gafur Efendi satın almış ve zaman içinde , eklemeler yapılmış .

Sanırım , “” annemin çiçek çehizi” tamlaması ,dikkatinizi çekmiş olmalıdır .

Annemin anne tarafından büyük dedem , Mahmut Şami , Borlu bir hanımla evlidir . Haliyle , Bor’la irtibat kesilmemiştir .

Annem , henüz nişanlı , Bor’un Melendiz dağlarının eteklerinden , koyu buğday benizli , omuzlarına inen saçları ile sükûnet bakışlı bir küçük kız gelir eve .

Bu küçük kızın , yaşam sürgiti , günün birinde ,  ömrümüzün mihenk taşlarından biri olacaktır yahut da nirengilerinden .

Birgün , baba dedem , düğün zamanı geliyor diyerek , Mersin’e bir kamyon gönderir ve “ annemin çehizi” yüklenecektir bu kamyona . Bu “küçük kıza” , zamanın moda kumaşından , karpuz kollu denilen , cici bir elbise diktirilmiştir . O elbise ile fotoğraf çektirilirken , stüdyoda ,  bir karışıklık olur  , “ karenin “ içinde görünmez . BU tuhaflık , yıllar boyu , “küçük kızın “ , derin kederlerinden biri olmuştur .

Nihayet , eve gelen kamyona  , annemin çehizleri yüklenmiştir .Aile içinde yaşarken , güler yüzlülüğünden , pembe yanaklılığından ötürü , kendisine “ çiçek kız” lâkabı verilmiştir . Yıllar için de bu “çiçek” lâkabı , asıl adı yerine geçer aile içinde . Biz O’nu , Rabia diye değil , ÇİÇEK diye biliriz , anarız ve sahipleniriz .

O ara , kamyon hazırlanmıştır . Üstüste yığılan koltuklardan biri, açıkta kalmıştır . Dokuz yaşındaki bu “ kızı” , o koltuğa otutturp, diğer “ çehizlerle “ birlikte , Tarsus’a , konağa gönderirler .

Yıllar sonra , “ ÇİÇEK ABLAMIZ “ bir sohbetinde , bu olayı hatırlatarak , “ Neme lazım oğlum , ben ,ablamın ( annemin ) çehizi gibiydim “ deyince , aklıma, şimşek gibi , “ ANNEMİN ÇİÇEK ÇEHİZİ”  betimlemesi geldi . Geldi de iyi oldu .

Annem , ilk doğumunda ,dünyaya gelen “ ablamı” yitirir !?

Ev , çevre , yoğun bir keder içindedir .

Annemin, bana gebeliği , bu kayıp nedeniyle , pek bir ağdalı , şatafatlı , haseki sultan gibi geçer .

Bir Kasım günü , öğle saatlerinde , memleketin efsanevi ebesi NAZPERVER HANIM , beni , annemden dikkatlice alır , göbeğimi keser , üzerimi “ ablamla “ birlikte silerler , kundaklayıp , anneme verir ablam beni .

Sonrasında da ablam , bana deyişine göre , mahalledeki hısım akrabaya , “ müjdeci” olarak gönderilir .

Zamanın ruhu , adeti uyarınca .

 

  



Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

    Bu Habere Henüz Yorum Yapılmamış..!



 
 HABERLER
 
TUTUNAMAMAK
NASIL BİR EDEBİYAT

Tarih : 17.12.2024
Devamı...
 
 
BÜYÜKEVİN HİKAYESİ
2.2. BÖLÜM

Tarih : 26.11.2024
Devamı...
 
 
 
 MAKALELER
 
BİR EMİNE ROMANI
İÇ DÜNYA ÖYKÜSÜ

Tarih : 10.01.2024
Devamı...
 
 
sonbahara merhaba
candan ve gönülden

Tarih : 14.10.2023
Devamı...
 
 
 
 GİYOTİN HAVUZU
 

ÖZET OLARAK TÜRKİYE
16. BÖLÜM

Tarih : 23.11.2024 |
Devamı...

 

ÖZET OLARAK
TÜRKİYE / SONBAHAR 1

Tarih : 21.10.2024 |
Devamı...

 

ÖZET OLARAK TÜRKİYE
8. KISIM

Tarih : 1.08.2024 |
Devamı...

 

ÖZET OLARAK TÜRKİYE
7. KISIM

Tarih : 31.07.2024 |
Devamı...

 


 
 

 
 
ANASAYFA BİYOGRAFİ SIK KULLANILANLARA EKLE GİZLİLİK İLKELERİ İLETİŞİM


Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.

HÜSEYİN SUNGUR | Resmi Web Sitesi | huseyinsungur.com © Copyright 2015-2024 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA