ANASAYFA  |  ÖNERİ VE ŞİKAYET  |  İLETİŞİM

BİYOGRAFİ HABERLER MAKALELER GİYOTİN HAVUZU İLETİŞİM
TANIDIK VAR MI! | HÜSEYİN SUNGUR | Resmi Web Sitesi
  KADROMUZ
 
TANIDIK VAR MI!

AKLIN KLOZETİ ***

Tanıdık var mı! ?

Sabahleyin (( 14 Haz. Pazar)) kendisine “ klozet ile sifon” yazımı okudum.
Sinirlendi.
Neden sürekli gergin konuları işliyorsun yazılarında?Bu topraklarda hiç mi hoş, tebessüm ettirici,gönlümüze serinlik taşıyan işler olmuyor mu “dedi” , 22 yıllık hayat arkadaşım, gözümün nûru Deniz Hanım…
Aynen böyle dedi.
“Olmuyor mu?”
“Maalesef olmuyor “ dedim, üzgünüm.
Geçenlerde , İSTANBUL eski tabîp odası başkanı , DR ERDAL ATABEK’in son derece işlek, ufuk açıcı bir makalesi vardı, keşke onu sana hemencecik bulabilsem gogıl ortamında “ dedim”…
Ve buldum … 
Hoca ne diyor makalesinde !?
“” Temelde KÜLTÜR OLMAYINCA” diye başlığını atmış HOCA.
Ve devam etmiş :

“”””Demokrasi de olamaz, bilim de olamaz, sanat da olamaz. Temeldeki kültür ne ise, üstyapı kurumları da ona göre biçimlenir. Temeldeki kültürünüz, genelde“geleneksel-yöresel-dinsel” özellikte bir kültürse, modern evler yapmanız, lüks arabalar kullanmanız, en yeni cep telefonlarını kullanmanız sizi “Aydınlanma kültürü sahibi” yapmaz. 
“Aydınlanma kültürü”; yetkin birey yetiştirmeye dayanır. Bu birey, akılcı düşünür, duygularını tanır, yönetir, yaşamının ve davranışlarının sorumluluğunu alır. Bu“yetkin birey” sorunlarını kendisi çözebilir, yaşamını üreticiliği ile, yaratıcılığı ile sürdürür. Toplum içinde de öteki bireylerle “eşit üreticilik-yaratıcılık” ekseninde buluşur, birleşir. Ortak çalışmalar yapabilir. Kimseye yaslanmaz, kimseyi de taşımaz.”””

Yani herhangi bir devlet dairesine giderken , yakınımızda,çevresi geniş olduğu düşünülen bir yakınımıza , ne zaman ki “ BİR TANIDIK VAR MI” işimize bakacak sorusu, artık sorulmaz noktasındadır, işte tam o kavşakta, bu topraklarda , bir medeniyet kıvılcımının yani AKLİLEŞMENİN ufak ufak alevlendiğine şahit olacağız demektir.

Öte yandan…
Bazı çok bilmiş eyyamcı islâm bilmişlerinin ,akılları sıra ,aydınlanmayı ,aklileşmeyi şiddetle reddettiklerini, onun yerine bilgi (( bilgi kaynağı) diye VAHYİ yani İslâm dininin “kutsal kitabı” Kur’an’ın TANRI tarafından , indirilirken , uygulanan yöntemi , bilgi kaynağı olarak aldıklarını , TARTIŞMASIZ kabûl ettiklerini biliyoruz.
Bu durum , elbetteki, o dini takip edenler için bir anlam ifade etmektedir, doğal olarak.
AMA bu durumun , hayatla bire bir mütekabiliyetinin olup, olmadığı ciddi tartışma konusudur.
Burada , destur verirseniz , ağır bir önerme arzetmek isterim , DİNLER ve VAHY konusunda:
“””
Allah fikri, dışarıda nesnel tekâbülü olan bir fikir değildir; bu fikri zihin yaratır. Allah fikrinin teşkilinde zihnin şu unsurları âmildir, belirleyicidir : (1) Limbik Unsur: İnsanoğlunun Aczi, (2) NeocortexUnsurlar: (a) Sebeb-eserli akılyürütme, (b) Zihni teke indirgeyerek birleştirme işlevi.”””

Onlara göre AYDINLANMA-AKLÎLEŞME , neredeyse “akla tapınma “ gibi bir hâldir. Buna karşılık ben de “onlara” , bir çok kez, “Siz de bana “Kur’an’ın “ nasıl ALLAH tarafından vahyedildiğini anlatıp, beni ikna edin dedim !””
Ki bir çok kez yineledim ve hepsinde de ortaya , bolca gevezelikten başka bir şey çıkmadı açıkcası.

Bu durum sadece İSLAM dini için böyle değildir, diğer tüm dinler için de geçerlidir ve bugün Avrupa dışında ,aklileşmiş / kendi doğal tapınağına çekilmiş hiçbir dini göremiyoruz. Göremediğimiz için de, İSLÂM dahil, tüm dinler , JUDEO-HRİSTİYAN inancın açıkca, metresi durumundadır, doğal sömürü alanıdır ve olmaya da devam etmektedir.

Siz hiç MUTLU-SEVİMLİ-HOŞ-SİNEMASI-TİYATROSU-ŞİİRİ-ROMANI ,vazgeçtik baleden, tenordan,sopranodan, kendi yerel / özgün musıkîsini klâsikleştirme gayreti içinde olan bir İSLAM toprağı, Budist toprağı, Brahman toprağı vs gösterebilir misiniz!
HAYIR.

Sizce neden , örneğin AFGANİSTAN hâlâ İSLÂM adına , DR KIVILCIMLI gibi söylersem , uygarlığın keçi otlatma durağındadır da, ARABİSTAN’daki gözleri sürmeli PETROL ŞEYHLERİ, osuruklarını yellemek için bile , hususi surette FİLİPİNLİ odalık kullanabilmektedirler!!!

Mutlu , müreffeh, demokratik, insancıl , güler yüzlü , adam gibi kadını,erkeği olan , kadının simsiyah çuval benzeri urbaların içinde, büyükbaş hayvan sürüsü gibi güdülmediği bir İSLAM toprağı var mıdır, gösterebilir misiniz!
Gösterirken, cidden zorlanılacak.

ZİRA kaînatın varedicisi tarafından “dağıtılan” akıl , dinlerin ÇADIRINA girdiğinde , O DİNİN HACISI HOCASI GAVSI RAHİBİ KARDİNALİ tarafından GASP ediliyor, toplumdan gizleniyor ki UYANMASIN KERİZLER.
Aynen 5000 yıl önceki , SEÇİLMİŞ SÜMER- BABİL- KALDE- ELAM- HİTİTLİ rahiplerin , bilgiyi kendilerine saklayıp, milleti söğüşledikleri gibi.

DEĞİŞEN TEK ŞEY, bugünün rahiplerinin , CÜBBELİ AAA MET gibi, CET SİKİYE binmeleridir. 
AVRUPA , bu uğurda çok kan dökmüştür , maalesef. 100 yıl savaşları , OTUZ yıl savaşları / VESTEFALYA ANLAŞMASI --- PROTESTANLIK- KALVİNİZM gibi sıra dışı devinimler, iş olsun diye çıkmamıştır.
AVRUPALI , boş zamanlarında , çeşit olsun diye birbirini kesedurmamıştır.

Hepsinin dibi kazıldığında , karşımıza KİLİSE egemenliğinin yani DİNİN , geriye çekilip , dünyayı RASYONEL AKLIN , yani salt aklın , POLİTİK olarak yönetme isteminden oluşan kavgalar çıkagelir.
Kazanan , sonunda RASYONEL akıl olmuş, kilise kilisenin göklerine ,kuş da , dalına dönmüştür.Bu durum ,özellikle almanyanın doğusundan,akdenize doğru çizilen bir çizginin ,batısından kalan toplumlar için böyle olmuş, biraz zorlamayla da olsa, ortaçağ karanlığından çıkılabilinmiştir.

Şöyle diyebiliriz…
Sınırlarını yukarda çizdiğim AVRUPA halkları, bizim gibi söylersek , ÜMMET ortamından, YURTTAŞ sevyesine vuruşa vuruşa çıkabilmişlerdir…
ANADOLU toprağında , henüz bir VURUŞMA emaresi gözükmemektedir.
Burada arzu ederseniz, ŞERİF MARDİN Hoca’ya kulak verelim(mi) !
“” İNANDIĞINA HİÇ SORU SORMADAN İNANAN,İNANDIĞINDAN ARADA BİR DE OLSA ŞÜPHE ETMEYEN HER TÜRLÜ DÜŞÜNCE ve İNANÇ SİSTEMİ, ENİNDE SONUNDA YOBAZLAŞIR.””

ALTYAPI,ÜSTYAPIYI ŞEKİLLENDİRİRKEN, ANADOLU TOPRAĞINDA DİNİ GÖRMEZDEN GELMEK, YAPILACAK EN BÜYÜK AHMAKLIKTIR= Hüseyin sungur.

Son söz : Bir bakıma “akepeye” teşekkür etmeliyiz.
KEMALİZMİN, yıllarca hötlerle, zötlerle baskı uyguladığı TATLI SU muhafazakârlığı , yerini CEBERRUT – OTORİTER muhafazakârlığa bırakınca, ERBAKAN HOCA gibi söylersem, SİYONİSTLER binici değiştirince , bu toprakların gerçek iki yüzlülüğü ortaya çıkmış oldu.

Her şey çok daha açık ve anlaşılır.
Daha ne istiyoruz !



Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

    Bu Habere Henüz Yorum Yapılmamış..!



 
 HABERLER
 
ÖZET OLARAK TÜRKİYE
15. BÖLÜM

Tarih : 19.08.2024
Devamı...
 
 
ÖZET OLARAK TÜRKİYE
13.BÖLÜM

Tarih : 18.08.2024
Devamı...
 
 
 
 MAKALELER
 
BİR EMİNE ROMANI
İÇ DÜNYA ÖYKÜSÜ

Tarih : 10.01.2024
Devamı...
 
 
sonbahara merhaba
candan ve gönülden

Tarih : 14.10.2023
Devamı...
 
 
 
 GİYOTİN HAVUZU
 

ÖZET OLARAK TÜRKİYE
8. KISIM

Tarih : 1.08.2024 |
Devamı...

 

ÖZET OLARAK TÜRKİYE
7. KISIM

Tarih : 31.07.2024 |
Devamı...

 

ÖZET OLARAK TÜRKİYE
6. KISIM

Tarih : 28.07.2024 |
Devamı...

 

ÖZET OLARAK TÜRKİYE
5. KISIM

Tarih : 28.07.2024 |
Devamı...

 


 
 

 
 
ANASAYFA BİYOGRAFİ SIK KULLANILANLARA EKLE GİZLİLİK İLKELERİ İLETİŞİM


Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.

HÜSEYİN SUNGUR | Resmi Web Sitesi | huseyinsungur.com © Copyright 2015-2024 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA