SÖZÜ, Niğdeli komşumdan öğrenmiştim.Çok hoşuma gidince, arada bir kullanmaya başladım yazılarımda.

“yaş ipliği bükerler / gönlü olanı s.kerler”. Bana kızmayın, kızacak, iki lâf edecekseniz, NİĞDELİLER’e davranın.

Bu özgün ANTROPOLOJİK(*) sözü, yine bir NİĞDE klasiği olan, “azdan çoğu çıkarmak” dürtüsüyle ,anlamaya çalışmayı da ihmal etmiyorum elbette. 

AH benim cinnet mekân memleketim.

CENNET değil, cinnet mekân,unutmayın ha!

“”ÖNEMLİ” bir kısmı düşünmeyen.

DÜŞÜNMEDEN yaşar gibi yapmaya bayılan.

YALAN, yanlış, eğri büğrü NAMAZ kılan, esselâmün aleykûm derken, BABA bir Müslüman olduğuna “ iman ederek”, öldükten sonra , sonsuz bir cennet mutluluğunu HAK ettiğine kanaat  getiren.

Gerçekte , hiç de romantik kitap-film-dizilerde köpürtülerek gösterildiği gibi, MİSAFİRPERVER olmayan, insancıl,yardımlaşmacı,ÖTEKİNE saygı ve sevgiyle bakmaya tenezzül bile etmeyen.

ERZURUM’un, Bingöl’ün,Adıyaman’ın bir beldesinde, RAMAZAN zamanı ,öğleyin , işediğiniz umumî ABDESTHANENİN musluğundan su içseniz, sizi kuru kuru!!!

Çok değil.

1975,76 yıllarında, bildiğimiz İSTANBUL’un ,AVRUPA kısmının kuzeyinde, AĞAÇLI köyü vardır.Burası, o yılların CÜNEYT ARKINLI tarihi filmlerin , doğal ÇEKİM SAHASIYDI.

İşte o KÖYDE, bir RAMAZAN günü, resmen AÇLIK yaşamıştık, dört arkadaş.

ALEV ALATLI, yırtınır durur makalelerinde:

TÜRKİYE , kendini sevmiyor diye YAZAR.

Hilmi ( Yavuz) Hocam, “” Türkiye’nin zihin haritası” kitabında anlatır, bu toprakların “DÜŞÜNCE GELENEĞİNİ!!!

Kimse OKUMAZ.

Ben de takılırım HOCAMA…

“Hocam üzülme, düştükten sonra ,ayağa kalkınca ,muhtemelen okuyacaklardır” derim demesine de, yıllardır kitap, aynı baskı sayısında durur…

Bense bu geleneği , “DÜŞÜNMEME GELENEĞİ” olarak düzeltirim.

Yani yırtınırım.

Cemil Meriç’e ,bir  Konya yolculuğunda , trende, bir “NÛR” talebesi yani SAİDİ NURSİ takipçisi oğlan, “sen bizden değilsin” diye kesitirip, atmış ya!

Tabi OKUMADIĞINIZ için , bu itirafın hangi CEMİL MERİÇ çalışmasında olduğunu bilemeyeceksiniz; JURNAL ciltleri mi, SOSYOLOJİ NOTLARI mı, Ümrandan Uygarlığa mı!!!

Öte yandan aynı CEMİL MERİÇ’in , sevgili DÜCANE CÜNDİOĞLU sayesinde  , üç ciltlik CEMİL MERİÇ çalışmasında belirttiği gibi, “AVRUPA DÜŞÜNDÜ de ne oldu “ şizofrenik kahkahasını da görüyor ve okuyoruz!

Öyle ya, AVRUPA düşündü de ne oldu!

Ama, ama , ama…

Adıyaman MENZİ, dolar-taşar…

Hacı Bektaş’a gider Hüseyin SUNGUR. Belki bir nefes alır diye.Bir de bakar ki, HB., olmuş sana bir açık hava AVEMESİ…

Kastamonu’da bir adam var, git ,gör türbesini, sana iyi bir gözlem alanı olur “dediler”di.

Gitmez olaydım a.q…

Türbe mi, kerhane mi, düğün salonu mu, hayvan pazarı mı… ANLAMADIM…

Yıllardır yazar, dururuz…Türk insan/seçmen davranış- ( olmayan ) zihniyet ortalaması , %65 sevyelerinde, temeli aynı iklim olmak üzere, az çok farklılık göstererek, MUHAFAZAKÂR-YOBAZ-GERİCİ-TAŞ APTALIDIR.

Bu özgün duruş, ufak tefen doz – oran farkıyla, ülkenin her yanında aynıdır.

İzmir, gerçekten yazılıp, çizildiği gibi romantik bir yer olaydı, FETULLAH GÜLEN, KESTANE PAZARI camisinde, palazlanırmıydı!

TÜRK Solu ( sakın bana cehepe-desepe falan demeyin ) her nedense, ISRARLA bu katılaşmış yapıyı görmemiştir.

Tek bir gören vardır…

Çoğunun sonradan gördüğünü , önceden gören dev adam:

DR HİKMET KIVILCIMLI…

Anısı önünde…

Devam edeceğiz…