CUMHURİYETİN işgali üzerine düşünceler...
-/-

1

 ///

Mehmet ALİ AYBAR ile tarihte geziye çıkmak…

CUMHURİYET’ E göz koyanlara ilişkin  ,ufak bir derkenar…//

Adını ilk kez ( 1937 doğumlu) kuzenimden duymuştum.27 Mayıs ihtilâli ertesiydi.

Kuzenim ODTÜ’de okuyordu.

Babası da az ilginç değildi ; bir yanıyla CUMHURİYET tarihi, CUMHURİYET’in başlangıç adımları ve sanayiî hamlelerinin içinde devinen, kendince “dev adam”…

Bir çok sanayi tesisinde , ELEKTİRİK MÜHENDİSİ olarak imzası olan biri.

Önce, söz soframızın zenginliğini temin amacıyla, bu “dev adamdan” birkaç cümle edelim.

AYBAR,1908 doğumluydu,kuzenimin babası, büyük teyze oğlum da, 1902.

1920lerde, sanırım devlet sınavını kazanarak, ALMANYA’ya ,mühendislik okumaya gitmiş.

( Eş zamanlı olarak NECİP FAZIL BEY de Fransa’ya felsefe tahsiline giderse de o daha çok PARİS’İN batakhane ve kumarhanelerini tahsil eder.Sosyal bilimler tuhaftır, FEN bilimleri gibi, birkaç hamle sonrası tahmin edilemez, öneride bile bulunamaz.

Kim tahmin edebilirdi ki…

Yarın,bir gün…

NECİP FAZIL’ın bu hovardalıktan duyduğu bilinçaltı azabı,öncelerinden gelen PSİŞİK kabir azabıyla birleşerek , yaşama tutunabilmek, şairliğini göğertmek yerine,iler tutar hiçbir düşünsel temeli olmayan,yalnızca kendi sığ ve dar dünyasına merhem olacak bir “ideoloji” mostrasını yani BÜYÜK DOĞU garabetini ,bu ülkenin çocuklarının başına belâ ederek, bu günlerin adeta mezar kazıcılığını yapacak…

// Menderes’e yazdığı DİLENCİ mektubu,ortalıktadır. //

Kaynak: En büyük oğlu Mehmet Kısakürek Bey’in, “Üstad” adlı belgeseli.)

Büyük teyze oğlum:

Bu MÜHENDİSLİK öğrenimi esnasında, 1. Cihan harbi "" mağlûp ve mağduru "" ALMANYA’nın içine düştüğü,aklı ve gönlü tepetaklak bir toplum yaşamını,sonuna kadar yaşar.

“” MANAS” “muhaciri” GÜCÜKZADE VASIF Bey, eletirik mühendisi olarak ülkeye döner.”O muhacirlerin” ,yıllar,yıllar önce kurdukları köy, bugün TARSUS-yayla NAMRUN yolunda, MANAZ adıyla ,yaşamına devam etmektedir.

VASIF BEY, 1. Cihan harbinden mağlûp ,mağdur ve psişik dünyası altüst bir almanyada yaşarken, alaman parası “MARK’ ın” , değerinin düşmemesi için , köşe başlarında, demet demet kâğıt para yakıldığını bizlere bizzat söylemiştir.

Ne günlermiş…

Yurda dönüşte , NAZİLLİ-KAYSERİ-MALATYA şeker ve basma fabrikalarında, teri ve göz nuru vardır.

TARSUS ‘un ,elektirik şebekesinin yenilenmesini, birkaç kalfa ile birlikte, tümden kendisinin tadilâtını yaptığını söyler, eski adamlar.

Büyük teyze oğlum.

Ağzından bir söz çıkmaz mı bu işlerle ilgili.

Öyle dağa taşa KUTLU DAVA diye yazı yazmak değildir yiğitlik.

Bir de şimdiki “adam” müsveddelerine bakın.
Vasıf Bey , kaçınılmaz olarak da ülkeye, 30lara doğru palazlanan NASYONAL SOSYALİST PARTİ fikirleriyle döner.

İşte bu adamın oğlu , 27 Mayıs ertesi ,ODTÜ talebesi , AYBAR’ın gençlik işlerinden sorumlu sağ kolu idi.

İşte ilkin bir ilkokul talebesiyken , AYBAR adını , “Bizim patron mersedese biner” diyen ,zamanın ODTÜLÜSÜ, ““kuzenimden “ duymuştum.

Her fırsatta bize gelir, parti toplantılarının özetini bağıra bağıra annemle, babama anlatır, bizimkiler de sanki teyid ederlerdi anlattıklarını.

Bazen büyük itirazlar olur, özellikle annem, gerçeğin “öyle olmadığını” söylerdi.

Yıllar geçti.

SSCB, bir gün ÇEKOSLAVAKYA’yı işgal etti. TÜRKİYE İŞÇİ PARTİSİ’nde, Aybarların-Boranların-Arenlerin, neçe zorluklarla kurdukları partide, kızılca kıyamet koptu.

AYBAR, bu bir işgâldir DEDİ.

“Karşı” cephe , “Hayır, korumadır, kapitalizme geçit yoktur” diye ıvır,zıvırlandı…

Kaç yaşındaydım ey gökler…

Tarsus emerikanda , orta birdik galiba. Büyük lider ALEXANDR DUBÇEK, parti genel sekreteri id ve henüz MOSKOVA ayılarının ÇEKOSLAVAK mostralarının hışmına uğramamış, PRAG merkez parkta, PARK ÇÖPLÜĞÜ işine başlamamıştı.(***)

O küçücük aklıma tuhaf gelen şey, bir yabancı ordu , başka bir ülkenin topraklarına girmiş.

Aybar Bey,aleni işgaldir diyordu ki doğruydu.

Behice Hanım, kısaca dikta benzeri sol hareketlerin kullandığı,geleneksel SUÇLAYICI makyaj malzemeleri ile hücum hattındaydı.

Küçük burjuva sekterliği.

Revizyonistler yani bir “durumu” gözden geçirenler anlamında, kimbilir,sosyal bilimlerde “revizyon” olamazmıydı “yani”…

1. bölüm

(***) ALEXANDR DUPÇEK

ÇEVİRİ : insanlara hizmette ,takip ettiğimiz yol, sosyalizmin İNSANİ YÜZÜNÜN (güler yüzünün ) yitmemesi yolunda olmuştur.

AYBAR BEY, tamı tamına , DUBÇEK'ten 18 yaş büyük biri olarak, insana hizmetin İDEOLOJİLERDEN DE hele hele DİNden de önce,çok önce gelmesi gerektiği, ZİHİN GELİŞMİŞLİĞİ AŞAMASINA GELMİŞTİ.

ANCAK berrak ve İNSANDAN başka bağımlılığı olmayan bir siyasi tutumun , insanlığın önünü açabileceğine kanaat etmişti.

Yaşamım boyunca, düşünsel yapım,daima özgürlükten yana olmuştur.

Sevgiyle...

Not : Bu yazı , 1979 yugoslavya yazında, ÖZYÖNETİM sosyalizm seminerlerini birlikte gördüğümüz , PRAGlı olan ve ALEXANDR Dupçek'ten "annem babam, ailemin kalan büyükleri çok memnundu,ama olmadı dost SUNGUR" diyen adlarını unuttuğum kardeşlerimin , zarif anılarına armağandır...