EPİLEPSİ ve devlet !

Meraklı okurumuz, “” ÜLKEMİZDE , POLİTİK-PSİKİATRİ çalışması yapılmalıdır “ dilek cümlemize katılacaktır.

TÜRKİYE gibi , “” ÇOK GERÇEKLİ”  ama bu “gerçeklerin de “ , özünde,GERÇEKLİĞİ  tartışmalı bir ülkede yaşamanın-iddialı ama iyi niyetli dilek yazıları yazmanın- normal halimizde, ne denli  psişik ( ruhsal ) bir gerginlik,elektiriklenme oluşturacağının da , dikkate alınması gerekir.

Evet, ülkemizde , dünden bugüne gelip,geçen “politik” kişiler ve çevreleri(*) ile ilgili olarak, ciddi ve kuşatıcı-anlatıcı bir PSİKİATRİK – ruhsal yapı/davranış araştırması, sorgulaması yapılmamıştır.

(*) SEÇMEN davranışı da diyebiliriz.Ya da “” inanmışları”…

Yakın bir geçmişte , “ POPÜLER PSİKİATRİ “ dergisinin bir sayısında yayınlanan bir değerlendirmeye göre, birkaç tane “adanmış” YETKİN-psikiatr , 1960’dan bu yanan , TÜRKİYE siyasetinde yer almış,  küçüklü-büyüklü ANA KİŞİLİKLER hakkında, araştırma-soruşturma yaptıklarında, % 80 oranındaki “kişiliklerin” ruhsal bünyelerinde , (kişiliklerinde) , ciddi bozukluklar olduğunu tespit ederler.

O yüzden, biz, bu yazı sürgitimizin adını, EPİLEPSİ ve devlet olarak anmayı , uygun bulduk.

DEVLET düzeneğinin de( çarkının) , “” an gelir” (*), EPİLEPTİK bir sürece girebildiği düşünülmelidir.Kaldı ki, ülkemizin , mecazen de olsa, bu EPİLEPtik  süreçten çıktığı, pek de görülmemektdir. İleriki tümcelerde, bunu sanırım,daha iyi anlayacksınız.

Önemli olan, “” egemenlerce, BU NÖBETİ, iyi kavrayacak ,yerli malı bir “muhteremin” bulunmasıdır.Ne demişti, ünlü TÜRK(!) “” graham fuller”; TÜRKİYE, Türklere bırakılmayacak kadar önemlidir.

Kenan Evren’le başlanmanın, “” bir acaba arayışı” olduğunu düşünmekteyiz.ÇİLLER ise, “istenene yakın” bir tespit ve yerine koyma iken “” halihazır “ durum, ÇİLLER’e göre, müthiş bilgisiz , dini tapınma refleksi çok gelişmiş bir görüntüdür.

ANLATACAĞIZ, sabırlı olun lütfen.

Bu hali, MİKRO değil, NANO bazda anlamalıyız.Ancak, grafik, ÇİLLER-YILMAZ-ECEVİT düzleminden , nasıl da baş aşağı , “ hali hazır “ duruma çakıldı, bu işin kalitatif/kantitatif altyapısını kimler hazırladı, bilmek zorundayız.

ÇİLLER, hali hazıra göre, israile-büyük zenginlere-plütokrasiye çok daha yakındı.İlginçtir, hali hazırın ONDA BİRİ kadar destek görmedi hatun…

Burada, ne nano metre ne de nükleer mikroskoba gerek yok artık, görebiliyoruz.

 ((

AYTUNÇ ALTINDAL’ın , ERBAKAN’la ,özel görüşmesi,bunlara IŞIK tutacak niteliktedir.Bizzat ALTINDAL’ın ağzından dinlemiştim; 2005 Mart,Mersin…

Sonra yazacağız tabi ki…

ÇİLLER, egemenlerin, dünya gidişatında, erkenciydi.Bakmayın “Boğaziçi üniversitesinde, ekonomi doçenti olduğuna”… 1979 mayısında, İST. Ticaret odası, konferans salonunda, özel bir oturumda, yüzlerce dinleyici ve PRF DEMİR DEMİRGİL-DPT’den TEVFİK ÇAVDAR önünde, paçavrasını çıkardım , kürsüden konuşarak.

Sonra ne mi oldu!

YEMEK molasında, zamanın dev iktisat hocası , DEMİR DEMİRGİL, ben,masalarına davet etti. Çiller,ben ve DEMİR Hoca, birlikte öğle yemeği yedik.))

Evet. Devam ediyoruz.

İLGİLİ dünya egemenleri, hesap kitap işindeydiler.Çiller,erkenciydi.

12 Eylül’ün,kafa koparma işlemleri, henüz bitmemiş ve en önemlisi,SOVYET RUSYA’nın tasviyesi bitmemişti.

AYRICA, “ sara-epilepsi”, siyaseten de önemli bir silah olduğu anlaşılan bir “tıbbi/organik” gitmezdir.

SARALI kişinin , rahatlıkla kullanılabileceği, arzu edilen yönde yürütülebileceğini, artık alenen biliyoruz !! ??

KİŞİ, tutarsızlığın zirvelerine oynayabilir,oynayabilmektedir de! Çevre, bunun bulguları ile doludur . İşte o yüzden, TOPLUM’un , epileptik/ saralı , şizofreni soslu bir sürecin içinde olduğunu anlamakta gecikmemeliyiz.

Bugün TIP BAYRAMI ise, biz de toplum davranış tıbbının “hekimiyiz” artık.

1789-1991, “batı” uygarlığının “aydınlanma” dönemi olmakla birlikte, üzerine oturduğu sosyo-ekonomik model/anlayış, her an kendini, GİDİŞATA göre YENİLEMEYE açık tutabilme yeteneğine sahip olmasıdır.

Bu , şu demektir.

1991 sovyetlerin çökmesi( çöktürülmesi) ,yeni bir kapitalizm şafağı, ULUS devletlerin,yeniden tanzimi meselesi olarak görülmelidir.

Siz göremediniz.

O halde size “” si si” gösterirler.

İşin acı tarafı, teşrifatçıların yerli malı olmasıdır.