Kapitalizm, “Şizofrenik Tarih İnsanı”nın Son İdeolojisidir.

En önemli örneği  de

TÜRKİYE ve Amerika birleşik devletleri toplumlarıdır.

1.

İnsan, ateşi kullanma ve çizgi çizme (resim yapma) becerilerini kazanmak suretiyle tarihî devirlere geçmeden önce, yaşadığı “panteist zon” ( her şeyin doğadan kaynaklandığı inanç düşüncesi) sürecinde, sayma (ritm) ve sıralama melekelerini edinerek “sayı” ve “ölçü” kavramlarını yaratmış ve böylece de, canlılar âleminde, bir bilgisayar gibi (gerçekliği yoğuran bilinç olarak) EN ÖNE ÇIKMIŞTIR. Yani “tarih insanı”, nesne ve olayların –büyüklük, kütle, hız gibi- özelliklerini, ölçüler vasıtasıyla sayılara tekabül ettirerek, hayvanların “deneme-yanılma” nedenselliğini çok aşan, uzun nedensellik zincirleri teşkil edip, zihninde doğal olaylarla analojiler / BENZEŞİMLER  kurmak sûretiyle bilim yapabilmiş, ve böylece de doğal olayları tekrarlayıp geliştirebilmiştir.

Yani özellikle  “Ortadoğulu **din** kitaplarının dediği gibi, ADEM efendiye , eşyanın adları yani mecazen ne işe yaradıkları vs , doğaüstü bir güç tarafından öğretilmemiştir.EĞER, gerçekten de doğaüstü bir güç var olmuş olsaydı, bu öğretisinden, bugünkü insanlığın KÖTÜLÜĞÜNÜN doğma olasılığı olurmuydu şeklinde düşünmek de olasıdır.

Ardışık olarak da, bunun (bilimsel düşüncenin) ilk uygulaması  olarak, tarım (kültür) devrimini gerçekleştirmiştir; ama ritm melekesinin ve bundan kaynaklanan  beslenme ve çiftleşme(seks) tabularının/ GÜNAH- BÜYÜK YANLIŞ /  , aklı yaratan hikmetini unutma ve dolayısıyla  da, varoluşuna ters bir yönelimi (beslenme ve üreme etkinliklerini) amaç edinme pahasına…

 Tarım için gerekli işgücü (işçi) ihtiyacına yönelik girilen, “aklı yaratan etkinliğin (melekelerin) ürünü tabular’ı inkâr edecek şekilde akıl yürütme” sürecinin sonunda da, beslenme ve üreme DÜRTÜLERİNİ -her olay ve nesnenin varlık nedeni olarak gördüğü- bir muhayyel/ HAYALİ/ UYDURULMUŞ BİR  Tanrı mitosunun / kurgusunun  emri olarak ALGILAMIŞTIR.

Ve birinci sonuç olarak , sayma ve sıralama melekelerinin etkinliği  ile buna yaslanan  aklını, bir “”muhayyel mitosun”” ( hayali bir kurgusal gücün )  yarattığına inanmıştır; o mitos nâmına hüküm sürecek zorbalara da, meşruiyet / geçerlilik  sağlayıp,  dâvetiye çıkartarak…

Bu davetiye , bugüne değin,aşağıdaki şekillerde gündeme gelmiştir.

1. TANRI KIRALLAR ve onlara kayıtsız ,şartsız itaat.

(Bunun arap din örfündeki karşılığı “” ulul emre itaat” tır.)

1. Büyük toprak sahibi efendilere itaat.Bugün ülkemizin doğusunda,halen varlığını sürdürmektedir.SİZ, hiçbir KÜRT örgütünün, bu konuya parmak bastığını duydunuz mu!Varsa bastıkları bir parmak, bana da bildirin, özür dileyeyim.
2. SANDIKTAN çıkan kırallar…Yani sözde parlementer demokrasi…

1. Bölümün sonu