ANASAYFA  |  ÖNERİ VE ŞİKAYET  |  İLETİŞİM

BİYOGRAFİ HABERLER MAKALELER GİYOTİN HAVUZU İLETİŞİM
EKSİK OLMAYIN | HÜSEYİN SUNGUR | Resmi Web Sitesi
  KADROMUZ
 
EKSİK OLMAYIN

YAŞIYORUM 1

Eksik olmayın,yaşıyorum

  1. kısım

 

Okur,yazar ve anlar olan insanlar,ellilerinden sonra ,mutlaka kâğıda kaleme sarılıp, hiç olmazsa gün aşırı ,neler olmuştu,nasıl olmuştu,ne zaman olmuştuları yazmalıdır.

YETMİŞ yaşın eteğinde dolanıyor,kenarında duruyoruz.

Tarsus Mithat Paşa mahallesi ( o bölgenin şimdiki  adı ANIT mahallesidir) , 277. sokaktaki, iki katlı ,o zamanlar dış cephesi vişne renkli sıvalı,güney cephesi bahçeli,  paralel uzanan “o sokak”, toprak ve kenarında, kel kör bir dere vardı, sabahtan akşama kadar kurbağa sesi dinler, kapı girişimizdeki geniş ve ferah terasda da , evin büyükleri çay,kahve içerlerdi.

Ev, zamanın “NAFA ya da NAFÎA” ( şimdi bayındırlık ) müdürü, ENVER BEY amcanındı.Enver Amca ve Zihniye Hanım teyzemizin,sırayla , Oya,Timur,Şule ve Birnur adlı, dört çocukları vardı.

Timur Abi, kolej adında bir “okulda “okuyordu.Henüz ilkokula başlamadığım için, kolej sözcüğü,bana hiçbir şey ifade etmiyordu.

Bazı ikindiler,ben,sokağa bakan girişimizdeki pencereye tırmanır,küçük  ön bahçedeki erik ağacına yaslanarak, iki arkadaşı ile sohbet Timur Abi’yi ,  gôya ,o pencereden, çaktırmadan dinlerdim.  

İlkokula,bu evde başladım.

Kasım doğumlu olduğum için,o zamanki kahrolası yönetmelik uyarınca,altıdan yediye dönerken değil de, yediden sekizinci yaşa, sonbaharın sonunda gireceğim için, yedinin sonunda,ilkokula kaydedilmiş oldum.

Böylelikle, göreceli olarak, bir yıl yitirmiş.

İlkokul kaçıncı sınıftım,(!), ENVER BEY’in evinden,yapılışını ,gün be gün takip ettiğim, hemen batı yönündeki komşu, 278 sokakta,bitişik arsamıza yapılan, Avukat Mahmut Amcaların evine taşınacaktık.

Enver Beylerin evinde iken, 61’in Kasımı’nda, kardeşim Ayşe doğmuştu.Annem, birinci doğumunu, ciddi bir , tıbbî ciddiyetsizlikten dolayı yitirince, benim ve kız kardeşimin gebeliğine,çok ihtimam ,dikkat gösterilmiş.

Anneannem,Mersin’den kalkıp,gelmişti.O küçük,kör deremizden ,yine kurbağa sesleri geliyordu.Doğuma, Dr. Cemil Aybaş gelmişti.

O yıllar, ülkemizde, yeni doğan çocuklara, NAZİ işkencelerinin yapıldığı yıllardı.Peki,nedir bu NAZİ işkenceleri!

Bebekler, boğazlarından ayak uçlarına kadar, sıkı sıkı kundaklanır, MISIR mumyaları gibi, kıpkırmızı olurdu yüzleri.Ben,kardeşimden çok çok iyi anımsıyorum.

Akşama doğru babam eve gelince, kardeşimin kundağı çözülür, o küçücük,bir lokma “insan yavrusu”, dakikalarca ellerini,ayaklarını inanılmaz bir kas gücüyle,sallar dururdu.

Benim toplumumun, idareye karşı(!) ,görece tepkisizliği, biraz da bu kundaktan mıdır diye,düşünegelmişimdir.

İlk büyük zihinsel altüst oluşum !?

Yine aynı evde, evimize ,zamanın YENİ SABAH ve AKŞAM gazeteleri girerdi.

Birgün, sanırım YENİ SABAH gazetesinin ön sayfasında,  iki tane fotoğraf yayınlanmıştı :

Birinde, boydan, tulum gibi,bembeyaz bir libas giydirilmiş bir adam,elleri,arkada kelepçeli, sabah karanlığında yürüyor.

Hemen yanına iliştirilen karede de,yine aynı adam, bir idam sehpasında, üzüm salkımı gibi sallanıyordu.

Kimdi bu adam!

Menderes’ti adı,Adnan Menderes.Zamanın “yönetiminin” astığı diğer iki arkadaşının, Polatkan ve Zorlu, fotoğraflarını anımsamıyorum.

Baba dedem Burhan Kemal  ve babam İbrahim Bey, Halk Partili idiler. Büyük amcası Sabri Efendi’nin oğulları da, saplantılı Demokrat Partili yani Menderesçi idiler.O zamanlardan çok iyi anımsıyorum, küçük amca oğlu Hüseyin Amca, bize geldiği zaman, kıran kırana politik tartışmalar yaparlar, ssonra sonra aklımda birikmiş , bellek notlarına baktığımda, saçma sapan, hiçbir türlü mantıklı tutamağı olmayan, hastalıklı bir İNÖNÜ ve Halk partisi “düşmanlıkları” vardı.

Sanki bugünkü AKEPE saplantılıların , her ne bahasına olursa olsun, karşılarında duranları , değil mi ki muhalifleri, nefes alıyor olmalarını bile zararlı sayan , hastalıklı bir tutum da, benzeri değil de nedir!

Neyse,biz şimdilik MENDERES’i geçelim,evimize dönelim.

Mahmut Beyler’in evine ne zaman taşındık!

Anımsamıyorum…

Ama , Enver Beyler’in evinde otururken, kimler vardı çevremizde, birkaç satırla bildirmenin yararı olur.Hemen yanımızda, bir zabıta vardı.Kızları ,bir de oğlu Ahmet Abi. O zabıta,üstelik pek bir namazlı bir adamdı da(!), sabah akşam Ahmet Abi’nin yediği dayakları, dayaklar esnasında attığı , “yeter babaaa,vurma artık” çığlıklarını unutmam,olanaklı mı!

Tam karşımızda Ülkü Ablalar…Annesi,babası,ağabeyi,yengesi,yeğenleri,hep birlikte yaşıyorlar…

Hemen yanlarında Pakize Hanım Teyze, Arundarlar’dan.Kızı Yücel Abla matematik öğretmeni, bir oğlu Özer Abi elektirik teknisyeni,diğeri Adil Abi, o zamanlar daha lisede okuyordu.Ail Abi’den biraz söz etmem yararlı olur.Tarsus’ta derler ki, Adil Arundar’ın ,Tarsus Lisesi’ni bitirirken,bitirme sınavlarında tutturduğu not ortalamasına,yaklaşan yoktur.Adil Abi, kimya mühendisi. Emekli, buralarda bir yerde yaşıyor. Bitişiklerinde ayakkabıcı bir aile, kızları,anneme ,ara sıra gelip gider,ingilizce ders çalışırdı.

Komşuları şimdilik bırakıp, okul işlerine dönelim.

İlkokulda okurken, dördüncü sınıftan itibaren,evde, bir koleje gidecek lâfıdır konuşulmaya başlanmıştı.Neydi bu kolej!

Bir gün,annemin genç kızlık fotoğrafları geçti elime.Yanında, kara kaşlı,kara kirpikli bir yaşıtı, amca kızı Necdet Teyze imiş, yüzlerinde güller açmış vaziyette, pek bizim buralara benzemeyen bir yerlerde,fotoğraf “çekinmişler(*)”!

(*)Harbi Tarsuslu,fotoğraf çektirmez, “çekinir”, unutmayın…O fotoğraflar, kolej yıllarındanmış!Ancak,hâlâ , bu kolejin ne olduğunu bilebilmiş değiliz.

Nihayet, ilkokul beşteyiz. Ara tatilde, önce bademcik ameliyatı olduk,sonra da, postacının bir gün getirdiği paketten çıkan, iki tane kitabı, hasta yatağımızda okumaya başladık.

Bu kitaplar, “ test kitabı” imiş.Bu işlerden önce, ya ilkokul üç ya da dört olmalıyım, ziyaretimize gelen bir ahbap, bizim mahallenin çevresinde bulunan, bölgenin genel gazete-dergi satıcısı diyebileceğimiz, 1979 yazında, zalim bir siyasi cinayete kurban giden AVNİ ABİ’nin büfesinden,” resimli bilgi” adında ,ansiklopedik bir dergi getirmişti. Ah o resimli bilgi!     

 



Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

    Bu Habere Henüz Yorum Yapılmamış..!



 
 HABERLER
 
TUTUNAMAMAK
NASIL BİR EDEBİYAT

Tarih : 17.12.2024
Devamı...
 
 
BÜYÜKEVİN HİKAYESİ
2.2. BÖLÜM

Tarih : 26.11.2024
Devamı...
 
 
 
 MAKALELER
 
BİR EMİNE ROMANI
İÇ DÜNYA ÖYKÜSÜ

Tarih : 10.01.2024
Devamı...
 
 
sonbahara merhaba
candan ve gönülden

Tarih : 14.10.2023
Devamı...
 
 
 
 GİYOTİN HAVUZU
 

ÖZET OLARAK TÜRKİYE
16. BÖLÜM

Tarih : 23.11.2024 |
Devamı...

 

ÖZET OLARAK
TÜRKİYE / SONBAHAR 1

Tarih : 21.10.2024 |
Devamı...

 

ÖZET OLARAK TÜRKİYE
8. KISIM

Tarih : 1.08.2024 |
Devamı...

 

ÖZET OLARAK TÜRKİYE
7. KISIM

Tarih : 31.07.2024 |
Devamı...

 


 
 

 
 
ANASAYFA BİYOGRAFİ SIK KULLANILANLARA EKLE GİZLİLİK İLKELERİ İLETİŞİM


Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.

HÜSEYİN SUNGUR | Resmi Web Sitesi | huseyinsungur.com © Copyright 2015-2024 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA