TUTUNAMAMAK !

50.00

Uyumak ya da uyumamak …

İnsanlığın , çok ciddi bir KARADELİKTEN geçmekte olduğunu kabul etmeliyiz .Bu karadelik  , recep tayyip beyle , kaya mutlu  , ıstakoz yiyenlerle falan ilgili değildir . Bu insanların çoğu , yine insanlığın ,kendi kendine , büyük bir sabırla yapmakta olduğu kötülüğe boyun eğen , eğebilen , zayıf kişilik sevyeleridir . AMA , unutmamalıyız ki , bugünün insan kalabalığının , öldürücü bir kısmı , bu tür yapılanma içinde olanlardan meydana gelmektedir . 

Yani recep tayyip bey gittiğinde , ortalık güllük , gülistanlık olmayacak , başka çeşit bir RTE ve çevresi gelebilecektir bu topraklara . Yani Kaya Bey , başkanlığı yitirdiğinde , Okan Abi , 2. Kez başkan seçildiğinde , ortalık güllük ,gülistanlık mıydı…

Ama bu kötümserlik , bizi , ışığa doğru gitmekten alıkoymamalıdır . Kimi olaylar , gerçek olmasa bile , hayal edilmesi , insana , ruhsal bir haz , neşe ve gönül gücü verebilmektedir .

İzninizle ,Mevlana’ya kulak verelim .

Takipçisi Siraceddin’in evinde konuk iken ,sabaha kadar uyumaz , “kendince ibadet “ eder.

Sabah , Siraceddin , “ Sultanım , sabah oldu , biraz dinlenseniz!” der .

Aldığı yanıt , insanlık çapındaki sorumluluk duygusunun , kolay erişilmeyecek bir zirvesidir :

“ İYİ AMA , EĞER BİZ DE UYURSAK , BUNCA UYUYANA KİM İMDAT EDECEK”!

“ uyuyanlara bakıp , uyumak bir sevyedir

Uyuyanlara bakıp , uyumamak ,ayrı bir sevyedir

Uyuyanları ayıplamadan , onlar için uyanık durmak , daha başka bir sevyedir “…

Böyle bir sevyenin , yok edemeyeceği düşkünlük , tutup kaldıramayacağı DÜŞKÜN yoktur .

Elinizi , gönlünüze koyun , bîzahmet .

Düşünün , nerdesiniz !

Hangi gökte ,hangi rüzgardasınız !

Hadis konusu , arap islamda , ciddi tartışma konusudur . “ Elçi “ Muhammed’in ölümünü takiben , “mezhep “ imamları , malik , şafi , hanbel , hanife anlayışları , birer mezhep ,tavır / tarz haline dönüşmüş dememiz yanlış olmaz .

Bunlardan MÂLİK , “Muvatta “ adlı eserinde , 100 000 hadis ( rakam da rakammış ) içinden seçtiği 4 000 hadis için , 40 yılını vermiş .Halife Harun Reşit zamanıdır ( mart 763 / mart 809 ) ve halife ,  Malik’in yaşadığı Medine kentindedir .   Halife , haber gönderir , “ Eserini alıp gelsin , bize hadis okusun” ister .

Mâlik’in yanıtı ,açık ve ödünsüzdür : İLİM , AYAĞA GİTMEZ , İLME TALİP OLANLAR , İLMİN AYAĞINA GELİR…

Harun Reşit’ten bu yana , tastamam 1133 yıl geçmiş . İmam Mâlik , 2024 ‘ün Türkiyesi’ndeki , bilim adına yapılanları görseydi , herhalde kahrından ölürdü gibime geliyor .

Peygambere makarna yedirenler , sanki az önce yanından gelmiş gibi , “şöyle yatardı , sol kolunu başının altına alırdı diyenler “, eti, kurbandan kurbana yerdi diye ahkâm edenler …

Nasıl bir “insaniyet ki “ , ne dindarlardan ne de dinszizlerden , hösst be adam diyebilen bir tane KÖROĞLU çıkmıyor .

Modern zamanların , de ki JAMES WATT’ın , buhar makinesini icadı (( 1763 … ama ondan önce ,İSKENDERİYELİ HERON , MS 10 // 70 )), EN BELLİ BAŞLI sorunlarından biri , kalabalıklaşma – kitleselleşmedir . Özellikle sanayi devriminden sonra , kentlere akmaya başlayan kalabalıkların ivmesiyle , eski sosyal düzen , altüst olmuştur .

KİTLE ve birey ilişkisi , mutlaka bilimsel bir gözle , büyüteç altında ,tekrar tekrar , tomografisi çekilmesi gereken bir “” olgudur “, olaydır . Çünkü kalabalıkların , LÜMPENLEŞİP, ayak takımı haline gelmesi, an meselesi olmuştur .

Maksim GORKY , “ ayak takımı arasında” adlı eserini , iş olsun diye yazmadı efendiler …

Şimdi bu bağlamda , KİTLE psikolojisi büyüteci altında ,  belediye başkanı , futbol takımı , siyasi parti başkanı , cemaat imamı , ideolojik kapılanma gibi durumların ,ortak özelliklerine bakalım(mı) …

Kitle psikolojisinde , İNSAN + İNSAN = iki insan etmez .

Başka bir insan , yani 3. İnsan eder ve bu olma durumu , değişmez .

Bireyin psikolojisi ,KİTLE içinde , dikkate değer değildir . Hedef ,yeni bir psikoloji , yeni bir bağlanma , tapınma  PİRAMİDİDİR YAHUT yapısıdır .

 Birey , kitlenin içinde ,bu dumanlı ve şaşıbeş  havadan dolayı , DOĞRUYU görme yeteneğini kaybeder .

Bu yeni “ tapınma “ biçimi , tarih boyunca , şu şekilde , YAŞAMDA vücud bulmuştur :

DİNDARLIK , DİNDAŞLIK , görülmeyen bir tanrıya diz çökerek , hep birlikte , “ bütünün “ bir parçası olma hali .

Bilinçaltı , yalnız kalma ya da  sosyal ortamda AİDİYET duygusu / yalnız kalmama ,  ölüme karşı direnebilme ( KORKU ve TİTREME / Kierkegaard ) dokunmaçları , bireyi , sürünün içine iter .

ORTODOKS ( tartışma götürmeyen ) siyasal yapılanmalarda , örneğin , sosyalist / komünist partilerde , sıkça görülen / GÖRDÜRÜLEN  , PARTİ hayaleti .

Böyle buyurdu ZERDÜŞT yerine , sanırım , böyle buyurdu PARTİ denmesini unutmuyoruz .

Peki , böyle buyuran parti kimdir ! ÖZNE midir , nesne midir !

Hayali , kurgusal bir öznedir .Gerçekte , SORUMLULUKTAN ( özgürlükten )  kaçanların boş bıraktığı yönetimi ele geçirenlerin , top tüfek desteğiye , ellerinde tuttukları “” iktidar “aygıtıdır .

Bu palavra düzen , faşizmde , daha da acıklıdır .

Kısaca , özet olarak insansoyu , sorumluluğu almak yerine , onu ,kaya mutlulara, leninlere,tayyip beylere , mao zedunglara , burhanettin kocamazlara bırakmata , pek mahirdir .

Kafanızı ağrıttık ama , galiba gerekliydi .