ANASAYFA  |  ÖNERİ VE ŞİKAYET  |  İLETİŞİM

BİYOGRAFİ HABERLER MAKALELER GİYOTİN HAVUZU İLETİŞİM
SUNGUR BEY TARİHİ | HÜSEYİN SUNGUR | Resmi Web Sitesi
  KADROMUZ
 
SUNGUR BEY TARİHİ

ASOKA’nın öyküsü

ASOKA’nın öyküsü

 

// Bu öykü, son sözcüğüne kadar yaşanmıştır.Bugün,sabahlara kadar kafa patlattığım ,ÜLKE İNSAN ortalamamızın, ani davranış çöküşünün ,kılcal damarlarını ararken,aklıma geldi.Kanaatim odur ki, yüzlerce sayfaya eşdeğer, bir insan davranış EMARINA bedel bir durumun,sizlere aktarmasısdır.//

 

Vaktin birinde, bugünkü HİNDİSTAN’da , bir din adamı  varmış. Gel olmuş, git olmuş.

Bu din adamı , ortalığı toparlayıp, doğru dürüst bir devlet haline sokmuş memleketini.

ADINA da , MARYO kırallığı denmiş.

 

Bu bereketli,değerli  adamın adı ASOKA yahut AŞOKA imiş.

 

Lise’de , tarih hocamız Selâhattin SEL, arkadaşlarımıza, biraz da ters orantılı diyebileceğimiz lâkaplar takardı.

ŞİMDİ sanırsınız bizim ASOKA , tarihteki benzeri gibi ,kollarını uzatsa dağlara kavuşacak fizik özellikte biri.

YOK yahu, minyon, içe kapanık, bozkırlı olmanın verdiği mahrumiyetle, pek sağa sola dalaşmayan, kendi kasaba yolunda, gidip geln bir kardeşimizdi.

Ben, 1-K sınıfına kaydolduğumda sanırım, 1971  Kasım başları idi.Öğretmenlerin bir kısmıyla, ciddi uyumsuzluk yaşadığımı itiraf etmeliyim.

Örneğin bizim kolejde , o yıllarda , fen dersleri lise birden itibaren, her yıl biri olmak üzere, sırasıyla  biyoloji kimya ve fizik olarak verilirdi.Bu uygulamaya,bazı “hocalar “inanmayıp , beni yalancılıkla itham etmişlerdi.

Bu arada ,ülkemin ortalama insan /zihniyet yapısı hakkında da , bilgi/veri ilettiğimi fark ediyorsunuz UMARIM.

Tarsus Amerikan kolejinden,İst. Kabataş Erkek Lisesi’ne gelmişiz, hocaların bir kısmı beni her nedense, ruhsal olarak kabullenmiyorlar.

 

Bu atmosfer altında, ASOKA ‘yı da tanıyorum elbette. Ankara’nın Nallıhan ilçesinin, kuş uçmaz, kervan geçmez bir bozkır köyünden , her nasılsa KABATAŞ’ın yolunu tutmuş.

Böyle sıra dışılıklar olurdu okulda!Yerini, yurdunu normal haritalarda bulamadığınız ,köşe bucak ,bir hayalet tepenin ardına gizlenmiş bir köyden kalkıp,gelmiş çocuklar olurdu.

Bu da bizlere,tabi ki anlayabilen bizlere,müthiş zengin bir bilgi ve anlama potlaç kaynağı olurdu.

ASOKA, 3 ya da 4 ten yukarı not alamazdı.

Muhtemel neden !

Kimbilir, anası kendine gebe iken nasıl beslendi.

Anasının anası ha keza…Zinciri,geriye doğru saymalıyız.

Kendisi doğduktan sonra nasıl beslendi,apayrı bir kanamalı durum.

Ya ben!

Tarsuslu , yaklaşık 300 yıldır aynı kentte yaşayan, hayli okur yazar bir aile arka plânı olan bir aile.

  Anası iki yabancı dili gayet iyi, bir üçüncüsünü anlar vaziyette bilen, Amerikan kolej mezunu, iktisat fakültesi terk bir hatun.

Babası, Peyami Safalar’la, Baki Sûha Edipoğullarıyla, Niyazi Akıncıoğullarıyla söz,sohbet etmiş.Bu altyapıyı, gerçek yaşamına aksettirememiş,bu ikilem ve daha da başka “aileiçi”  kederleriyle  baş başa kalıp, 53 yaşında ,terk-i dünya etmiş biri.

Ve ASOKA, karşılaşırlar KABATAŞ lisesinde.

Bir ilke vardı okulda.

Hocalar, 10,15 gün önceden ,yazılıları,ders defterine belirtirler, böylelikle,diğer hocalarla aralarında bir eş güdüm sağlanır ve günde iki yazılıdan fazlası yapılmamış olurdu.

 

Yine böyle birgün, fizik hocamız İNCİLAY HANIM, yazılıyı deftere işledi. O akşam,ASOKA ,  Eminönü müftülüğünde vaiz (!) olan amcasının,DAİREDEN  aşırdığı DEVLET MALZEME OFİSİ bloknotlarıyla,derhal fizik çalışmaya başlamıştı.

Etüd yani zorunlu ders çalışma,saat beşte başlar, yedi yedi buçuk arası yemek molası verilir , yedibuçuk –dokuzbuçuk arası son etüd olurdu.ARDINDAN ,saat onbire kadar da kütüphanede çalışan ASOKA, hızını alamaz, her biri ortalama 30 kişi alabilecek irilikteki tuvaletlere gider, orada çalışmasına devam ederdi.

Tabi sabahları ,yedide başlayıp, sekiz otuzda biten etüdleri de saymamız gerekir.

Neyse gün gelir, yazılı olunur ve bir zaman sonra İNCİLAY HANIM, doğrudan not defterinden notları okumaya başlar.

Son derece güler yüzlü,yumuşak huylu olan hocamız, sıra ASOKA’ya gelince, üzgün bir tebessümle, “Sedat, yine olmamış, iki “ derdi.

Asoka, notunu tarifi olanaksız,anlamı kayıp denebilecek bir yüz ifadesiyle dinler, derhal bana döner ve sıranın bana gelmesini beklerdi.

İncilay Hanım, “Biliyorum Hüseyin,biraz sıksan kendini on alabilirsin,yine de teşekkür ederim, yedi” deyince,ASOKA çileden çıkar, bana el kol hareketleri yapardı.Çünkü, biliyordu ki, ben, sınava,yalnızca  iki gün kala çalışmış, Serdar’dan önemli problemleri, İlyas’dan da , metinleri alarak,sadece onlara yoğunlaşmıştım.

Ama  annem ve babam yukarda tarif edilmişti.

 

Son sınıfa gelmiş, geleneksel öğrenci başkanlığına ,edebiyat şubesi olarak ,ben aday gösterilmiştim.

Hiç mübalâğa etmeden söyleyeyim, okulu kırıp, geçiriyordum hitabetimle.Hocalar, öğlen aralarında, pencereleri açıp, beni dinliyorlardı.

Özellikle birinci sınıfların içinde, casuslarım vardı.Her gün,diğer adayın ,şayet sınıflarına geldiyse, ne yeyip ne içtiğini bana rapor ederlerdi.

 

Bir gün,o da ne !

“Hüseyin Abi, koş birinci kat tuvaletine” demezler mi!

Fırladık,gittik.

Bir de baktık ki , mumlu /renkli kalemle, “birisi”, “Hüseyin dinsiz,imansızdır,ona oy vermeyin” diye yazmış.

 

Birkaç gün sonra , bizim lise birdeki ASOKAMIZ’ı, suç delilleriyle getirdiler.

 

“Hayırdır ASOKA, neden yazdın bunları?”

 

“Bir Pazar etüdüne , P. Hakan, **Pazar** dergisi getirdiydi, sen Feri Cansel’in resimlerine bakıp,bakıp ne dedin ?”

(**) O yıllarda / 60 sonu 70 başları /, hatun artizlerimizin,açık saçık resimlerini basan, magazin bir dergi.

“Ne bileyim ulan ben, iki yıl önceki olayı nerden hatırlayayım!”

“Öfff  karıya bak, kitap gibi karı,çevir çevir oku dedin ya!”

“Yahu demişimdir, ne var bunda,Türkçe bir argo deyim, sen ne sanmıştın Asoka” diye üsteledim.

O ara,aklıma şimşek gibi, anneannem gelecek ve beni bu tuhaf açmazdan kurtaracaktı.

Rahmetli , 94 yaşında vefat etmişti.

Okur yazardı ancak onun “ruh aleminde, psişik dünyasında” KİTAP demek kuranı kerim demekti,o kadar!

Tabi ya.Bu eşleşme , ASOKA için de doğruydu.

 Ne kadar KABATAŞ ERKEK LİSESİ’nde okursa okusun, KİTAP, gerçekte onun için, içinden çıkageldiği  orta Anadolu “”alaca karanlığı “”için ,kuranı kerim demekti.

 

Dışarda  hiçbir”” KİTAP””, onun yerine konmaz,konamaz”dı”.

 

Hatta …

Argomuzda  bile yok mudur!

“allahıma kitabıma “ diye yemin ederken,hangi kitabı kastederiz!

“kafadan bacaklıların dolaşım sistemini “”değil herhalde.

Güç,belâ ASOKA’yı, bizim” kitap” konusunda ikna edip, yazdıklarını silmeye gönderdik.

Küüt!

Birkaç gün sonra , bizim çocuklar ,gene koştular ve yeni yazının yazıldığı bilgisini getirdiler.

Bir önceki yazdığını, iyi kötü silmiş, geride kalan kötü zeminin üzerine ,bu kez , “Hüseyin ,dini bütün bir müslümandır, oyunuzu ona verin” yazmamış mı bizimki!  

 

Yıllar sonra , Cemil Meriç’in anılarının bir yerinde,şöyle bir tespit, belirteçle karşılaşıyorum…

“Anadolu’nun çeşitli yerlerine konferanslara gide gele, anladım ki, bambaşka bir dünya var buralarda.Bu dünyada , kim ne derse desin, okusun okumasın, duvardaki musafın içinden çıkarsın,çıkarmasın.Kitap,yalnızca KURAN ı kerimdir.”

 Takip eden cümleler de benim belirteçlerim : İnsanlar dağda taşta, yolda,yolakta ,ahırda,tarlada.Her şeye bakarken, hiçbir zaman bilemeyecekleri, ama onunla birlikte olduklarını SANDIKLARI süre, kendilerini mutlak huzurlu ve emin hissettikleri “hâl”, bir öte dünyayı- yani ahreti ,kuran sayesinde(!)  yani KİTAP sayesinde  hak etmekte olduklarını, duyumsayarak yaşamaktadırlar.

 

Çok kısa süren KÖY ENSTİTÜLERİ deneyimi,bunu belki kırar, toplumun, aklileşmesinin önünü açabilirdi diyebiliriz.

 

O deneyimin katledilmesinden sonraki “toplumun” sözde eğitilmesi hamlelerinin,tamamı yalandır.

 

Bugün çok daha çokgöz ASOKALAR, egemenlik halindedir.

 



Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

    Bu Habere Henüz Yorum Yapılmamış..!



 
 HABERLER
 
TUTUNAMAMAK
NASIL BİR EDEBİYAT

Tarih : 17.12.2024
Devamı...
 
 
BÜYÜKEVİN HİKAYESİ
2.2. BÖLÜM

Tarih : 26.11.2024
Devamı...
 
 
 
 MAKALELER
 
BİR EMİNE ROMANI
İÇ DÜNYA ÖYKÜSÜ

Tarih : 10.01.2024
Devamı...
 
 
sonbahara merhaba
candan ve gönülden

Tarih : 14.10.2023
Devamı...
 
 
 
 GİYOTİN HAVUZU
 

ÖZET OLARAK TÜRKİYE
16. BÖLÜM

Tarih : 23.11.2024 |
Devamı...

 

ÖZET OLARAK
TÜRKİYE / SONBAHAR 1

Tarih : 21.10.2024 |
Devamı...

 

ÖZET OLARAK TÜRKİYE
8. KISIM

Tarih : 1.08.2024 |
Devamı...

 

ÖZET OLARAK TÜRKİYE
7. KISIM

Tarih : 31.07.2024 |
Devamı...

 


 
 

 
 
ANASAYFA BİYOGRAFİ SIK KULLANILANLARA EKLE GİZLİLİK İLKELERİ İLETİŞİM


Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.

HÜSEYİN SUNGUR | Resmi Web Sitesi | huseyinsungur.com © Copyright 2015-2024 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA