ANASAYFA  |  ÖNERİ VE ŞİKAYET  |  İLETİŞİM

BİYOGRAFİ HABERLER MAKALELER GİYOTİN HAVUZU İLETİŞİM
AKŞAMIN OLDUĞU YERDE | HÜSEYİN SUNGUR | Resmi Web Sitesi
  KADROMUZ
 
AKŞAMIN OLDUĞU YERDE

HER NASILSA...

Akşamın olduğu yerde !

 

1

Bir iki saattir, facede, it ayağı(*) yemiş gibi dolanıyorum.Yani benim facemde.İşin teknik yapısı  gereği , arkadaşın arkadaşının  ne dediğini, nasıl dediğini de görebiliyorum. 

(*) Bizim Tarsus’ta, çocukluk yıllarımda öğrendiğim , amaçsızca,öteye beriye gezeleyip, durmaya verilen tabir. Bayılırım.

Bazı yerlerde , DİN/inanç ağırlıklı paylaşımlar olduğunu görünce, bir yerlerden girelim diye düşündüm.

Ama önce,geçenlerde arzettiğim bir endişe uyarımı,yineleyeyim:

Sakın ola ki, bugünlerde, saplantılı bir şekilde bir ideolojinin ya da dinin içinde , hatta din ve politikayı, birlikte algılayıp, size o şekilde karşılık vermeye soyunun biriyle,aynı ÇUVALA girmeyin.

Derhal bir uyarıda  daha bulunayım,sonra demedi demeyiniz…

Lütfen , ağdalı bir şekilde bir DİNİN içinde olan kardeşler ( özellikle Müslümanlar) bu yazılanı okumasınlar DERİM…

Bugün , özellikle SOSYAL bilimleri, fen bilimleri ile takviye ederken , görüyoruz ki, DİNLER, kesinlikle doğruyu söylemiyorlar.

ŞAHSEN anlıyoru(m)z ki, ölüm denilen TUHAF ve ANLAŞILMAZ son , ölmeden önce AKLIN(!!!) BİZE eylediği bir dolu NANİKLE , öyle bir işliyor ki DİRİMSEL halimize, bir türlü kabullenemiyor, DAN sonra da, bir yaşamımızın olması gerekmiş gibi düşünüyoruz.

Belkide vardır ama en azından, DİNLERİN tariflediği gibi olmaması gerekir noktasındayım.

Önce , isterseniz kısaca ,İncil’e bir bakalım,sonra sayfa sayfa devam edelim…

 

ÖNERME: Dinlerin tariflediği gibi, tanrı(lar) ya da Allah yoksa MADEM, insanlar neden TANRILARA inanır diye giriş yapalım…

O zaman biraz geri gidip tarihe daha kapsamlı bir biçimde bakalım. Dünyanın her yerinde, eski toplumlarda yaşayan, gerçeği araştırmak, gerçeklerden yararlanmak ve gerçeği değiştirmek konusunda bilimsel bir bakış açısına sahip olmayan veya henüz bu tür bir bilimsel bakış açısı geliştirememiş ya da geliştirmesi engellenmiş veya böyle bir bilimsel bakış açısını reddedip direnmiş olan insanlar dünyaya nasıl geldiklerine, yaşadıkları gerçekliğe, kendi dışlarında algıladıkları daha büyük gerçekliğe ve olmasını istedikleri gerçekliğe dair anlamlı bir hikaye bulma çabasıyla çeşitli efsaneler yaratmış ve bunlara inanmışlardır.

 

 Bu efsaneleri gerçekliğin tanımlayıcı öğesi olarak görmüşlerdir.

Örneğin, İncil'in Yaratılış kitabında anlatılan yaratılış Örneğin, İncil'in Yaratılış kitabında anlatılan yaratılış hikayesi, eski Yahudi halkının köken efsanesinden başka bir şey değildir. Gerçeğe uygun değildir, yerin ve "göğün" yani yıldızların, galaksilerin gerçekte nasıl oluştuğu konusunda bilimin bize öğrettiklerine dayanmamaktadır. Evrenin merkezinde 58 dünya bulunmamaktadır. Yıldızlar ve diğer gök cisimleri bulundukları yere dünyadaki insanların yararlanması için konulmamıştır. Aslında bu yıldızların çoğu dünyanın oluşumundan çok daha önce mevcuttu. Bazıları dünya ve (dünyanın oluşumundan milyarlarca yıl sonra oluşan) insanlar var olmadan önce varlık sürdürdü ve yok oldu. Ayrıca Yaratılış hikayesinde yanlışlığı bilim tarafından kanıtlanmış unsurların yanı sıra, tarihsel açıdan da yanlış olan birçok şey vardır. Bu özgün bir konu değildir. Dünyanın her yerindeki insanların nereden geldiklerini ve evrenin diğer unsurlarıyla ilişkilerini açıklama çabasıyla geliştirdikleri efsaneleri bulunmaktadır.

Demek ki bundan söz konusu hikayelerin aslında doğayı, insanoğlunun ve belirli halkların oluşumunu ve doğal evrenin . diğer kısımlarıyla ilişkilerini doğru olarak tanımlaroaclığını öğreniyoruz. Bunlar, kimi doğaüstü varlıklar (tanrılar) tarafından 59 veya hiçbirimizin anlayamayacağı gizemli yöntemlerle tüm evreni yöneten ve insanlığın varoluşu konusuna bütünüyle hakim, her şeyi bilen, her şeye kadir tek birvarlık -Kadiri mutlak Tanrıtarafından gönderilen ezeli ve ebedi hakikatler değildir. Dini hikayelerin ve kutsal kitapların dayanağı kesinlikle efsanelerdir. Bunlar insanın hayal gücünün düşsel ürünleri, insanların o tarihte doğru, rasyonel ve bilimsel bir biçimde anlayamadığı ve açıklayamadığı şeyleri açıklama girişimleridir.



Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

    Bu Habere Henüz Yorum Yapılmamış..!



 
 HABERLER
 
TUTUNAMAMAK
NASIL BİR EDEBİYAT

Tarih : 17.12.2024
Devamı...
 
 
BÜYÜKEVİN HİKAYESİ
2.2. BÖLÜM

Tarih : 26.11.2024
Devamı...
 
 
 
 MAKALELER
 
BİR EMİNE ROMANI
İÇ DÜNYA ÖYKÜSÜ

Tarih : 10.01.2024
Devamı...
 
 
sonbahara merhaba
candan ve gönülden

Tarih : 14.10.2023
Devamı...
 
 
 
 GİYOTİN HAVUZU
 

ÖZET OLARAK TÜRKİYE
16. BÖLÜM

Tarih : 23.11.2024 |
Devamı...

 

ÖZET OLARAK
TÜRKİYE / SONBAHAR 1

Tarih : 21.10.2024 |
Devamı...

 

ÖZET OLARAK TÜRKİYE
8. KISIM

Tarih : 1.08.2024 |
Devamı...

 

ÖZET OLARAK TÜRKİYE
7. KISIM

Tarih : 31.07.2024 |
Devamı...

 


 
 

 
 
ANASAYFA BİYOGRAFİ SIK KULLANILANLARA EKLE GİZLİLİK İLKELERİ İLETİŞİM


Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.

HÜSEYİN SUNGUR | Resmi Web Sitesi | huseyinsungur.com © Copyright 2015-2024 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA