ANASAYFA  |  ÖNERİ VE ŞİKAYET  |  İLETİŞİM

BİYOGRAFİ HABERLER MAKALELER GİYOTİN HAVUZU İLETİŞİM
CAN KIRIKLARI | HÜSEYİN SUNGUR | Resmi Web Sitesi
  KADROMUZ
 
CAN KIRIKLARI

1. KISIM

CAN kırıkları …

1

 

Sabah güneşi , doğu yönündeki  uzun bir yay gibi tepeye yerleşmiş , iri kayalık üzerinden ,  ağır ağır  yükseliyor , hemen altında , aynı mesafede olduğu tahmin edilen ,  sanki bitki örtüsü giyiti gibi , kayalıklara eklenmiş , bir masal devinin beline sarılmış kuşak gibi duran ,   topacık ağaç sırası , yavaş yavaş yeşilini parlatıyordu .

 Odanın tül perdesi , hafif de olsa , yaylanın esintisi ile bohça gibi toplanıp , aniden kendini bırakıyor , uzun tüller , düzenli düzensiz , pijamasız bacaklarını yalayıp , arada da sertçe , çarpıyorlardı .

Tüllerin temasından , kendine homurdanıp , yatağın içinde doğruldu , saatine baktı , sol bileğinde saatini göremedi.

“ Ulan kaç defa , yatmadan önce , saatini kontrol et , kolunda kalsın diyorum , bir defa da unutma be adam “diye , içinden içinden kendine çıkıştı .

Kızının isteği üzerine , normalde tek kişilik olması gereken yatak , bir buçuk kişiliğe göre , imal edilmişti. Önceleri , az biraz tuhaf gelse de , bir süre yalnız yaşayacağı bu yayla evinde , zamanla alışmıştı , bir buçuk kişilik döşeğe.

Güneşe , tül perdeye , saatsiz sol bileğine bakıp , sokurdandı .

Gevşek gevşek , bacaklarını , döşekten zemine uzattı .Şehir evindeki gibi , karşısında aynalı dolap var sandı . Dolap , var olmaya vardı da, aynası yoktu . Hoşuna gitti sabah mahmurluğu , sol kulağını biraz kıvırdı , azıcık canı yandı , gözlerini daha da açtı .

“Hadi lan , yürü git tuvalete , kendine gel deyyus “ dedi.

Güneşin dürtüklemesi , galiba işe yaramış olmalı ki , fırladı , küçük banyoda temizliğini yaptı , aç karnına kalp ilacının , sabahki tabletini içti , dişlerini sıkı sıkı fırçaladı . Öyle fırçaladı ki , fırça , çenesinden , yukarı aşağı inerken , sanki arkasında , dişlerine pek hassas olan kızının tembihlerini duyar gibi oldu , aynaya baktı , kızının , “babaaa “ der gibi oluşunu hayalledi güldü , macun köpüğü  , dudaklarından taşacaktı , lavaboya , azıcık tükürdü .  

 

 

 

Elektirikli demliğin fişini soktu , tokasını kaldırdı , kırmızı ışık görününce , cihaz ağırdan , fokurdamaya başladı . Tek bir domatesle hıyarı , kabuklarını soyarak , siyah renkli yemek takımından , uygun bir kase seçip , doğradı . Büyük kavanozdaki zeytinden , avucuyla zeytin çıkarıp , çeşme suyuna tuttu . Avuc içinde , suyunu süzdü  , yavaşça domatesli hıyarlı kaseye , ekledi. Elini mutfak beziyle kuruladı , biraz zeytin yağı akıttı , tahta tatlı kaşığı ile karıştırdı . Aklına geldi , kekik arandı , bulamadı .

“ Yahu hanım “ dedi kısık sesle ,sanki eşinin  duyacağını düşündü bir an . “Altı üstü , kekikli bir zeytin salatası yiyecektik kahvaltımızda . Yoksa , baharatları , kuru nane kekik sülalesini ,  şehirden getirmedik mi ! Belkide ” deyip , raflara ,üstün körü baktı .

Bazı keskin kokulara hassas olan burnu , kekiği içine çekince , gözleri parladı , sol el parmaklarını , rafın içinde ,  tırıs koşturarak  , kekiğe uzandı .

Gözleri ışıldadı , kekik paketinin jelatinini , fazlaca buruşturmadan açtı , üç parmağı ile irice bir tutam alıp , domatesli zeytinin üzerine , genişçe bir daire çizerek serpti .

Kahvaltıda  , fazla çeşit  sevmezdi . Hep sade ve basit olsun isterdi ; bir çeşit peynir , az biraz vişne reçeli , epeydir yemediği için iki yumurta ve domatesli , kekikli yeşil zeytin .

Ovayı , haniyse kasıp kavuran , delicesine öteye beriye sıvanan yüksek nem , insana  , su içmeyi bile unutturuyordu . Değil mi ki , sabahları doğru dürüst bir kahvaltı edilebilsin .

Bu sabah , kahvaltı erken saatte olacaktı .

Güneş , ağır ağır yükseliyor , terasın tellerinden bakılınca , çok geniş , yeşilliklerden meydana gelen , avcunu iyice açmış  , geçmiş zaman hikayesinden kopup gelmiş çanağı , eni konu ısıtıp , dallarda , otlarda birikmiş nemi , galiba kimselere sezdirmeden buharlaştırdığı görülebiliyordu .

Bir an masal gibi , bir an da yaşadığı gerçek zaman görüntüsü gibi , gözlerine ve zihninin akıl almaz kıvrımlarına , belkide ilham veren düşünmeyi , düşünerek daha da yükselip , uçan canlı bir varlığa dönüşüp  , unutulmuş evvel zaman efsanesi gibi , göklerden , bu yemyeşil çanağa bakmak geçti içinden .

Kahvaltı tepsisiyle , terasın pencerelerinin önüne yaslanmış , dikdörtgen masaya oturdu .

Hemen önündeki pelit ağacına gelen  kara kafa  , rasgele bir dala kondu .Biraz dalları gagaladı . Daha büyük bir ağaca , kanatlandı gitti .

Karşıki tepecikte , baba baba salınan , kocaman adam gibi etrafa hışırtılarını salan lâdine nazire olsun diyerek , köydeki bağlardan birine su getiren küçük tankerin zorlanan motorunun zırıltısı , bütün bu sükûneti  , birkaç dakikalığına da olsa , kirletti .

Çay fincanından , bir yudum daha aldı . Çalışmaya başlarken , mutlaka bir kahve daha içmeliyim dedi .

Kahvaltı tepsisinde , iki yumurtanın artığı  , bir parmak kadar yenmemiş  peynir , beş on tane yeşil zeytin çekirdeği ve vişne reçeli kabı duruyordu .

Öylesine , bir müddet tepsiye , bakındı durdu . Aklı başka yerde , elleri tepside , mutfağa yürüdü , tezgâhın bir kenarına tepsiyi koydu .

Ağzını yıkadı , elektirikli çaydanlığı yeniden çalıştırdı .Kahve kavanozu ile temiz fincan hazırladı .Bir kaç yıl önce , arşivine ,  farkında olmadan alıp , şeffaf bir  dosya ile korumalı bir şekilde muhafaza ettiği , o güne kadar adını hiç duymadığı bir Yahudi mutasavvıfın , son derece sessiz ve sakîn yaşamı ile ilgili okuduğu ve görünmez zihin lâbirentlerinin altını üstüne getirdiği kısacık öyküsü üzerine , büyülenmiş gibi kurguladığı metne , bir an önce dönmek istedi .

Bir türlü kurtulamadığı adeti olan , yazmaya başlamadan önce , mutlaka yazı masasını , has kokulu bir kolonya ile silme sıkıntısını yerine getirdi .

Dosyayı eline aldı , hiç bilinmedik bir dünyayı keşfe çıkan bir kaşif gibi , yazdığı sayfaları burnuna götürdü , kokladı .

Şöyle başlamıştı yazmaya …      

 



Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

    Bu Habere Henüz Yorum Yapılmamış..!



 
 HABERLER
 
TUTUNAMAMAK
NASIL BİR EDEBİYAT

Tarih : 17.12.2024
Devamı...
 
 
BÜYÜKEVİN HİKAYESİ
2.2. BÖLÜM

Tarih : 26.11.2024
Devamı...
 
 
 
 MAKALELER
 
BİR EMİNE ROMANI
İÇ DÜNYA ÖYKÜSÜ

Tarih : 10.01.2024
Devamı...
 
 
sonbahara merhaba
candan ve gönülden

Tarih : 14.10.2023
Devamı...
 
 
 
 GİYOTİN HAVUZU
 

ÖZET OLARAK TÜRKİYE
16. BÖLÜM

Tarih : 23.11.2024 |
Devamı...

 

ÖZET OLARAK
TÜRKİYE / SONBAHAR 1

Tarih : 21.10.2024 |
Devamı...

 

ÖZET OLARAK TÜRKİYE
8. KISIM

Tarih : 1.08.2024 |
Devamı...

 

ÖZET OLARAK TÜRKİYE
7. KISIM

Tarih : 31.07.2024 |
Devamı...

 


 
 

 
 
ANASAYFA BİYOGRAFİ SIK KULLANILANLARA EKLE GİZLİLİK İLKELERİ İLETİŞİM


Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.

HÜSEYİN SUNGUR | Resmi Web Sitesi | huseyinsungur.com © Copyright 2015-2024 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA